aofnotlarim
  Vergi Hukuku
 
ÜNİTE 1

VERGİ HUKUKUNUN GENEL ESASLARI
A)VERGİ HUKUKUNUN KAPSAMI VE VERGİ HUKUKU KAVRAMI
VERGİ HUKUKUNUN KAPSAMI
Vergi hukuku devlet harcamalarını karşılamak için alınan vergi, resim, harç ve benzeri kamu gelirlerini düzenleyen hukuk kurallarının bütününe verilen addır.
Vergi; Devletin egemenlik gücüne dayanarak kamu harcamalarını karşılamak üzere fertlerden karşılıksız olarak aldığı paradır.
Verginin Özellikleri:
• Verginin temelinde devletin egemenlik gücü söz konusudur “zora dayanarak alınması”
• Günümüzde sadece para ile ödenmektedir “parasal bir edimdir”
• Vergi, kamunun yaptığı belirli bir işin karşılığı değildir “vergi karşılıksızdır”
• Verginin geri ödenmesi söz konusu değildir Bu niteliğiyle kamu borçlarından ayrılır.
2005/2006 ARA/2009 yılsonu
Aşağıdakilerden hangisi ‘vergi’ kavramının temel özellikleri arasında yer almaz?
a)Karşılıksızdır
b)Örf ve adetlere aittir
c)Parasal bir edimdir
d)Geri ödenmesi söz konusu değildir
e)Temelinde devletin egemenlik gücü yatar.
2004 ARA-Aşağıdakilerden hangisi ‘vergi’ kavramının temel özellikleri arasında yer almaz?
a)Zora dayanarak alınır
b)Verginin temelinde devletin egemenlik gücü yatar.
c)Geri ödenmesi söz konusu değildir.
d)Devletçe sunulan kamu hizmetlerinden elde edilen faydanın bir karşılığıdır.
e)Günümüzde yalnızca para ile ödenir.
2007 ARA
I.Vergi egemenlik gücüne dayanarak toplanarak toplanabilir
II.Vergi,geri ödenmez
III-Belirli birişin karşılığı değildir.
Yukarıdaki vergi ile ilgili ifadelerden hangileri doğrudur?
a)Yalnız III
b)I ve II
c)I ve II
d)II ve III
e)I,II,III
Harçlar: Bazı kamu kuruluşların sunmuş oldukları kamusal hizmetler dolayısıyla bu hizmetlerden yararlananlardan, yararlanma karşılığı olarak aldıkları paradır.
Harçların Nitelikleri:
• Harcı vergiden ayıran en önemli özellik, verginin karşılıksız olarak alınmasına rağmen harcın belirli bir hizmet karşılığı olmasıdır.
• Verilmiş olan hizmet karşılığında harç alınabilmesi için hizmetin kamusal hizmet olması gerekir.
• Harçlarda vergiler gibi zora dayanır. Bu özelliği dolayısıyla harçlar vergilere benzer
 Harçlara konu olan hizmetlerin nitelikleri KAMUSAL OLMA
2005/2006/2008 ara-Aşağıdakilerden hangisi belirli bir hizmetin karşılığı olması yönüyle vergiden ayrılan mali yükümlülük türüdür?
a) Resim b)Prafiksel gelir c)Fon d)Şerefiye e)Harç
2008 ara-Aşağıdaki kamu gelirinden hangisi belirli bir kamu hizmetinden yaralanma karşılığında alınır?
a) Resim
b)Para Cezası
c)Devlet borcu
d)Vergi
e)Harç
Resim: Bir iş veya faaliyetin yapılmasına kamu kuruluşunca izin verilmesi dolayısıyla talep edilen bedeldir.
Resmin Özellikleri:
• Yapılan kamusal bir hizmetin karşılığıdır Bu yönüyle harçlar ile resimler birbirine benzer.
• Resimlerin alınmasında kamusal bir güç yatmaktadır. Bu yönü ile vergiler, resim ve harçlar birbirine benzemektedir.
• İzin işleminin kamusal nitelikte bir işlem olması gerekir. Bu yönüyle resimler ve harçlar benzer
2009 Büt-Aşağıdaki kamu gelirinden hangisi bir iş veya faaliyetin yapılmasına kamu kuruluşunca izin verilmesi dolayısıyla talep edilir?
a)Borçlanma b)Şerefiye c)Katılma payı d)Resim e)vergi
Kamu gelirlerinden devletin egemenlik gücü diğerlerine kıyasla daha fazla ön plana çıkan VERGİ
20002001 ara-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun inceleme alanına girmez?
a)Harç b)Resim c)Vergi d)Emisyon e)Şerefiye
VERGİ HUKUKU KAVRAM
Mali Hukuk: Bir üst kavram olup kamu gelirleri ve kamu giderleri (harcamaları) ve bunların denkleştirilmesine ilişkin hukuki kuralları kapsar Vergi hukuku mali hukukun bir kısmını oluşturur.
2008 ara-Kamu gelir ve giderleriyle,bunların denkleştirilmesine bunların denkleştirilmesine ilişkin hukuki kuralların tümünü kapsayan hukuk dalına ne ad verilir?
a)Kamu hukuku b)İdare hukuku c)Özel hukuku d)Vergi hukuku e)Mali hukuku
I.Mali sistemin bütününü oluşturan hukuk kurallarına mali hukuk denir.
II.Vergi hukuku,mali hukuktan daha geniş kapsamdadır.
III.Kamu gelir ve giderlerinin denkleştirilmesi ve bütçeleme,mali hukukun kapsamına girer.
Yukarıdaki mali hukuk ile ilgili ifadelerden hangileri doğrudur?
a)Yalnız I b) Yalnız II c)I ve III d)II ve III e)I,II,III
Vergi Hukuku: Vergi ve benzeri gelirleri düzenleyen hukuk kuralların geneline verilen addır.
2005/2006 ara-Tüm vergilerde uygulanacak temel ilke ve kuralları,vergi borcu ve vergi ilişkisinin niteliğini,vergi borcunun doğmasını ve sona ermesini inceleyen vergi hukuku dalına ne ad verilir?
a)Genel vergi hukuku b)Özel vergi hukuku c)Şekli vergi hukuku d)Vergi icra hukuku e)Vergi usul hukuku
Vergi Sistemi: Bir ülkede uygulanan vergilerin bilimsel kurallar çerçevesinde değerlendirilmesini ve çeşitli yönlerden analize tabi tutulmasına denir.
B)VERGİ HUKUKUNUN HUKUK BÜTÜNÜ İÇİNDEKİ YERİ VE BAĞIMSIZLIĞI SORUNU
HUKUKUN SINIFLANDIRILMASI: Bu konuda iki teori ileri sürülmüştür.
• Bunlardan ilki “çıkarlar teorisi” dir. Bu teoriye göre, toplum çıkarlarını koruyan kurallar kamu hukuku, kişilerin çıkarlarını koruyan kurallara da özel hukuk içinde yer alır.
• Diğer teori ise, “sujeler teorisi” dir. Bu teoriye göre, özel hukuk alanında ki ilişkilerde “eşitlik” söz konusu olup, kamu hukukunda ise “astlık-üstlük” anlayışı bulunmaktadır. Kamu hukuku ilkeleri zorlayıcı ve emredici olduğu halde, özel hukuk kuralları, tamamlayıcı veya yorumlayıcı niteliktedir.
ÖZEL HUKUK: Bireylerin ve kurumların, eşit haklara sahip ve eşit mükellefiyetlikler yüklenen varlıklar olarak sürdürdükleri ilişkileri düzenleyen bir hukuk dalıdır. Medeni hukuk, ticaret hukuku ve devletler özel hukuku özel hukukun bir dalıdır.
2008 ara-Aşağıdaki kavramlardan hangisi hem vergi hem de özel hukukta aynı anlamda kullanılan ortak kavramlardan biridir?
a)Değerleme b)İkametgah c)Vergi ziyaı d)Özel usulsüzlük e)Yoklama
2008 yıl sonu
Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda kullanılan özel hukuk kavramlarından biri değildir?
a)Ceza ehliyeti b)Hak ehliyeti c)İkametgah d)İcra ve iflas hukuku e)Anayasa hukuku
2005/2006 ara
Aşağıdakilerden hangisi özel hukuk dallarından biridir?
a)Ceza hukuku b)İdare hukuku c)Medeni hukuk d)İcra ve iflas hukuku e)Anayasa hukuku
2009 Yılsonu-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun özel hukukun içinde yer aldığı görüşünün savunulmasında etkili olmuştur?
a)Verginin iki taraflı bir yükümlülük olması
b)Vergi hukukunda yer alan kavramların çoğunun temelde özel hukuk kavramı olması
c)Devletle kişiler arasındaki vergi ilişkisinin bir tür sözleşme ilişkisi olması
d)Vergi anlaşmazlıklarının uzlaşma yoluyla çözümlenebilmesi
e)Vergi ilişkisinin kurulmasında irade serbestisinin etkin bir rol oynaması
KAMU HUKUKU: Devletin teşkilatını ve teşkilatın işleyişi ile onun kişiler ve diğer devletlerle olan ilişkilerini düzenler. Karakteristik niteliği egemenlik ve astlık-üstlük ilişkisidir. Aynı zamanda zorlayıcı ve emredici niteliktedir.
Anayasa hukuku, idare hukuku, ceza hukuku, genel kamu hukuku, uluslar arası hukuk, yargılama hukuku, icra iflas hukuku, kamu hukukun dallarıdır.
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi kamu hukuku sınıflamasında yer alır?
a)Ticaret hukuku b)Medeni hukuku c)Borçlar hukuku d)Eşya hukuku e)Ceza hukuku
2006 BÜT Aşağıdakilerden hangisi bir kamu hukuku dalı değildir?
a)İcra ve İflas hukuku b)Anayasa hukuku c)İdare hukuku d)Ceza hukuku
e)Ticaret hukuku
2009 ARA/2005 YILSONU
I-Medeni Hukuk
II- Ticaret hukuku
III-İcrave iflas hukuku
IV.İdare Hukuku
V.Ceza Hukuku
Yukarıdakilerden hangileri kamu hukuku dalarındandır?
a)IV. ve V
b)I,II,veIII
c)I,II ve III
d)II,III ve IV
e)III,IV ve IV
2 yılsonu-Vergi hukuku aşağıdakilerden hangisinin bir dalıdır?
a)Genel hukuk b)Özel hukuk c)Kamu hukuku d)Medeni hukuk e)Ticaret hukuku
2000/2001 yılsonu-Devletin kuruluş ve işleyişi ile egemen bir tüzel kişi olarak kişilerle veya devletlerle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalı aşağıdakilerden hangisidir?
a)İcra ve İflas hukuku b)Uluslararası hukuku c)Özel hukuk d) Kamu hukuk e)Vergi hukuku
2009 ARA/2005 YILSONU/2005 BÜT
Aşağıdakilerden hangisi kamu hukukunun karakteristik özelliklerinden biridir?
a)Bireyler arasında eşitlik ilkesinin halim olması
b)İrade serbestisi ilkesinin geçerli olması
c)Genellikle zorlayıcı ve emredici nitelikte kurallara davranması
d)Sözleşme serbestisi ilkesine dayanması
e)Mülkiyet ve miras hakkı gibi kişilere ilişkin düzenlemelerin göze çarpması
— Bunların dışında hukuk sistemleri içinde karma nitelik taşıyan iş hukuku, deniz hukuku, hava hukuku, toprak hukuku gibi hukuk dalları mevcuttur.
2005/2006 ARA-Kamu hukuku-özel hukuk ayrımı tarihsel olarak aşağıdaki hukuk sistemlerinden hangisine dayanır?
a)Roma hukuku b)Anglo-sakson hukuku c)Anjiyo-amerikan hukuku d)İslam hukuku
e)Çin hukuku
2002-ARA-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun dallarından biri değildir?
a)Uluslar arası vergi hukuku b)Vergi usul hukuku c)Vergi ceza hukuku d)Vergi usul kanunu e)Vergi icra hukuku
Karma niteliği taşıyan hukuk dalları
1.İş Hukuku 2.Deniz Hukuku 3.Hava Hukuku 4. Toprak hukuku
VERGİ HUKUKUNUN BAĞIMSIZLIĞI SORUNU: Bir hukuk dalının bağımsızlığı o hukuk dalının kendine özgü kavramlarının ve ilkelerinin varlığını gerektirir. Vergi hukuku, özel hukuk ve kamu hukukunun birçok ilke ve kavramlarından yararlanmakta esas olarak kaidesini idari hukuka dayandırmakta ve kendine özgü ilke ve kuralların olması dolayısıyla da bağımsız bir hukuk dalı olma niteliğini kazanmış bulunmaktadır.
C)VERGİ HUKUKUNUN DİĞER BİLİM DALLARI İLE İLİŞKİSİ
1- HUKUK İLE İLİŞKİSİ
a- KAMU HUKUKU DALLARI İLE İLİŞKİSİ
Anayasa hukuku ile ilişkisi: Vergilendirme yetkisinin temeli, anayasaya dayanır. Vergilendirme yetkisinin kime ait ve ne kapsamda olacağı, bu yetkinin ne ölçüde idareye devredilebileceği, verginin kanunilik ve eşitlik gibi ilkeleri, modern anayasaların önemli esaslarıdır.
2007 ara-Vergide eşitlik ilkesi,vergi hukukunun aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilişkili olduğunu gösterir?
a)Ceza hukuku b)Anayasa hukuku c)Uluslararası hukuk d)Medeni hukuk e)Ticaret hukuk
İdare hukuku ile ilişkisi: İdare hukukunda kamu yararı esas tutulur Yani genelin yararı karşısında Özel çıkarlar bir yana bırakılır. Bu açıdan idare hukukunda devletin egemenlik kudreti esastır. Vergi işlemi idari bir işlemdir. Tarh, tahakkuk ve tebliğ idari işlemlerdir. Bu işlemlerde taraflar özel hukukta olduğu gibi eşit değildir. Yani vergiye ilişkin işlemlerde idare hukukunun esasları uygulanır. İdari örgütün düzenlenmesine ve denetlenmesine ilişkin kurallar da idare hukukun bir parçasıdır.
2008 ara-I.Tarh,idari bir işlemdir.
II.Vergi yönetimi kamu yönetiminin önemli bir parçasıdır.
III.Vergi uyuşmazlıktan idari yargı içinde çözümlenir
IV.Vergi laç.ırmak ciddi bir suçtur.
Yukarıdakilerden hangileri vergi hukuku ile idare hukuk arasındaki yakın ilşkiye kanıt olarak gösterilebilir?
a)Yalnız III
b)III ve IV
c)I,II ve III
d)II,III ve IV
e)I,II,III
2009 ara-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukuku ile idare hukuku arasındaki ilişkinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir?
a)Vergi kanunlarının Anayasaya uygunluğunun gerekli olması
B)Vergilendirmenin devletin yetkilerinden biri olması
c)Vergi suçları ve cezalarının kanunla konulması
d)Vergi tarh etme işleminin idari bir işlem olması
e)Vergilendirme yetkisinin kaynağını Anayasadan alması
Ceza hukuku ile ilişkisi: Suç sayılan fiilleri tespit eden ve bunlara uygulanacak cezaları
belirleyen hukuk dalına ceza hukuku denir.
Uluslararası hukuk: Çifte vergilendirmeyi önlemek ve ülkenin ekonomik bakımından gelişmesine katkıda bulunmak için, karşılıklı olarak sahip oldukları egemenlik güçlerinden, uluslar arası anlaşmalar ile vazgeçmektir.
Yargılama ve İcra hukuku ile ilişkisi: Kesinleşmiş hüküm ve borçların yerine getirilmemesi durumunda, bunların hangi yollarla tahsil edilebileceğini düzen hukuk kuralları ise icra hukukunu meydana getirir.
 Türkiye’de hukuk yargılama usulü hukukunun en önemli kaynağı,Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunudur.
 Türkiye’de ceza yargılama hukukunun ana kaynağı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunudur.
2- KAMU MALİYESİ İLE İLİŞKİSİ
Kamu maliyesi, devletin gelir gider ve gelir gider denkliği ile ilgili konuları inceleyen bilim dalıdır. Devletin gelirleri içinde ise en önemli payı, vergi gelirleri meydana getirir. Kamu maliyesinin en önemli kısımlarından birini meydana getiren vergi teorisi, vergi hukukunun esas kaynağını oluşturan vergi kanunlarını hazırlanması ve uygulanmasının temel taşı görevini görür. Aynı biçimde, vergi hukuku ile kamu maliyesinin çok önemli bir bölümünü oluşturan bütçe ve bütçe hukuku arasında yakın bir ilişki vardır.
Muafiyet: Vergi mükellefi olması gereken bir kişinin kanun açık hükmüyle vergi dışı bırakılmasıdır.
İstisna: İlke olarak vergiye tabi olması gereken bir konunun kanunun açık hükmüyle vergi dışı bırakılmasıdır.
3-MUHASEBE İLE İLİŞKİSİ
Muhasebe, işletmelerdeki parasal olayları izleyen, onları sınıflandıran, özetleyen, ulaşılan sonuçları yorumlayarak raporlayan bir dal olarak ifade edilebilir. Özellikle gelir ve kurumlar vergisi gibi, gelir ve kazancın kavranmasına yönelik vergilerde, bu rol kendini daha çok hissettirir. Bu vergilerde vergi bilânçosunun çıkarılması ve vergilendirmenin bu bilançoya göre yapılması gerekmektedir.
D)VERGİ HUKUKUNUN BÖLÜMLENDİRİLMESİ VE KISIMLARI
VERGİ HUKUKUNUN BÖLÜMLENDİRİLMESİ
Maddi vergi hukuku, kişileri belirli bir verginin borçlusu durumuna sokan kurallar bütünü olarak tanımlanır. Buna göre vergi alacağının doğması, sona ermesi gibi konular maddi vergi hukuku içine girer.
Şekli vergi hukuku, vergi düzenlemeleri dolayısıyla devlet ve kişiler arasında ortaya çıkan hukuki ilişkinin usulüne ve gerçekleştirilmesine ilişkin konuları düzenler. Verginin tarh, tahakkuk ve tahsili, vergi uyuşmazlıklarının idari ve yargısal alanda çözülmesi ve vergilerin cebri icra yolu ile tahsil edilmesi gibi işlemler, şekli vergi hukuku alanına girer.
Genel vergi hukuku: Tüm vergilerde uygulanacak temel ilke ve kuralları vergi borcu ve vergi ilişkisinin niteliğini vergi borcunun doğmasını sona ermesini ve zorunlu tahsili düzenler
Özel vergi hukuku: Tek tek vergileri ele alarak inceler

VERGİLEME HUKUKUNUN KISIMLARI:
1) Vergileme hukuku:
2) Vergiler hukuku
3) Vergi ceza hukuku
4) Vergi yargılama hukuku: Vergi uygulamaları nedeniyle vergi idaresi ile mükellef arasında çıkan uyuşmazlıklarla uğraşır.
5) Vergi icra hukuku
2009 ara-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunun kısımlarından biri değildir?
a)Vergi yargılama hukuku b)Ticari vergi hukuku c)Vergi icra hukuku d)Vergileme hukuku
e)Vergi ceza hukuku

VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI ÜNİTE2

A) YASAMA ORGANI TARAFINDAN ÇIKARILAN KAYNAKLAR
Yasama organı tarafından çıkarılan kaynaklar Anayasa, Vergi kanunları, ve uluslar arası vergi anlaşmalarıdır üçüde bağlayıcı ve zorunlu kaynaklardır.
1) ANAYASA: Vergileme ilkelerinin ilk kez yer aldığı anayasa 1215 tarihli Magna Carta’dır. Anayasanın “Siyasi haklar ve ödevler” bölümünün “Vergi Ödevi” başlığını taşıyan 73. Maddesine göre Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle mükelleftir. Bu hükümde iki ilke yer alır. Bunlar; genellik ve Mali gücüne göre ödeme ilkesidir.
Genellik ilkesi kural olarak ayrım yapmaksızın herkesin vergi mükellefi olmasını ifade eder.
Mali gücüne göre vergi ödeme ilkesi : Yatay adalet ve dikey adalet kavramları ile açıklanır. Yatay adalet; aynı gelire sahip kişilerden eşit miktarda vergi alınmasıdır. Dikey adalet ise farklı olanların vergi yüklerinin de farlı olmasıdır, herkes mali gücüne göre vergi verir az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınır.
2009 ara- Durumları farklı olanların,farklı miktarlarda vergi öçdemeleri aşağıdakilerden hangisini ifade eder?
a)Anayasal adalet
b)Dikey adalet
c)Mali adalet
d)Yatay adalet
e)Genel adalet
2) KANUNLAR: Anayasanın yetkili kıldığı organlar tarafından çıkarılan, yazılı, genel, sürekli ve soyut hukuk kurallardır. Kanunlar vergi hukukunun asli kaynağıdır. Kanunların özellikleri şunlardır.
- Yazlıdır (Kanunlar yazılı olmalıdır.)
- Geneldir (Belirli bir kişi yada olay göz önüne alınmaz, aynı durumdaki kişi ve olayları kapsar.)
- Süreklidir (Ancak istisnai durumlar belirli süre için çıkartılabilir. Bütçe kanunu buna örnektir. Yıllık çıkar)
- Anayasamız vergilerin kanunla alınacağını belirlemiştir. Kanunsuz vergi alınmaz. Ayrıca çıkarılan kanunlar Anayasa da belirtilen ilkelere aykırı olamaz aksi halde Anayasa mahkemesince iptal edilir.
2007/2009 araAşağıdakilerden hangisi kanunların sahip olması gereken özelliklerinden biri değildir?
a)Yazılı olması
b)Aynı durumdaki kişi ve olayları kapsama
c)Sürekli olması
d)Özel olması
e)Anayasaya uygun olması
Vergi kanunlarının uygulanabilmesi için ayrıca Amme alacaklarının Tahsili usulü hakkında kanun gelir toplanmasına izin verilmesi gerekir.
2009 büt-Vergi kanunlarının uygulanabilmesi için ayrıca aşağıdaki kanunlardan hangisiyle gelir toplanmasına izin verilmesi gerekir?
a)Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun
b)Bütçe kanunu
c)Kesin hesap kanunu
d)İcra ve iflas kanunu
e)Ticaret kanunu

3) ULUSLAR ARASI ANLAŞMALAR: Uluslar arası vergi anlaşmaları TBMM tarafından bir kanunla onaylanması gerekir. Söz konusu anlaşmalar kanun hükmündedir. Bu anlaşmaların anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasaya mahkemesine dava açılamaz.
I.Yürürlüğe girmesi için TBBM’nin anlaşmayı kanunla onaylanması gerekir
II.Uluslararası anlaşmaların anayasaya aykırılığı iddia edilemez.
III.Bazı vergilerden muafık ve istisna tanıyan uluslar arası vergi anlaşmalarının sadece yayınlanarak yürürlüğe girmesi mümkündür.
Yukarıdaki uluslararası vergi anlaşmaları ile ilgili ifadelerden hangileri yanlıştır?
a)Yalnız I
b)Yalnız II
c)I ve II
d)II ve III
e)I,II,III
B) YÜRÜTME ORGANI TARAFINDAN ÇIKARILAN KAYNAKLAR
1) KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME: KHK bakanlar kurulu tarafından çıkartılır. Ancak Anayasa’da belirtilmiş olan bazı temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, siyasi haklar ve ödevler, sıkı yönetim ve olağanüstü haller dışında THK’ler ile düzenlenemez. Vergilerde bunun içindedir. Dolayısıyla sıkıyönetim ve olağanüstü hal dışında KHK çıkarılamaz. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim vb hallerde çıkartılan KHK’ler için anayasa mahkemesine dava açılamaz. KHK çıkarma yetkisinin, bir yetki kanununa dayanması gerekir.
2009 büt- Bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini kullanabilmesi için öncelikle aşağıdakilerden hangisine ihtiyaç vardır?
a)Anayasa mahkemesi kararına
b)Bütçe kanununa
c)Bakanlar kurulu kararına
d)Yetki kanununa
e)Genel tebliğe
2006/2005/2009 ara-Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi aşağıdakilerden hangisine aittir?
a)Bakanlar kurulu
b)TBMM
c)Maliye Bakanı
d)Başbakan
e)Adalet Bakanı
2008 ara-Yürütme organının aşağıdaki düzenlemelerden hangisini yapabilmesi için ilke olarak özel bir yetki kanununa ihtiyaç vardır?
a)Yönetmelik
b)Bakanlar kurulu kararı
c)Kanun hükmünde kararname
d)Genelge
e)Genel Tebliğ
2) BAKANLAR KURULU KARARLARI: Anayasa Bakanlar Kuruluna bazı düzenlemeler yapma yetkisi tanımlamıştır. Nedeni özellikle enflasyonist ortamlarda paranın değerinin düşmesi dolayısıyla muaflık ve istisnaların bir anlamı kalmamasını ve vergi oranların mükellefe aşırı yük getirmesini önlemektir.
2008 ara-Anayasa’ya göre,Bakanlar Kurulu’na vergilendirmenin aşağıdaki unsurlardan hangisinde değişiklik yapma yetkisi verilemez?
a)Muafiyet miktarı
b)Verginin konusu
c)İstisna miktarı
d)İndirimler
e)Verginin oyunu
3) TÜZÜKLER (PUSULA):Kanunlar soyut metinlerdir ve ayrıntılı hükümlere yer verilmez. Bu eksiklik tüzüklerle giderilir. Tüzükler düzenlemelerin daha soyut olaylara uygulanmasını sağlar ve kanunların uygulama şekillerini gösterir. Bu bakımdan açıklayıcı, yorumlayıcı ve yol gösterici niteliktedir. Bakanlar kurulu kanun uygulamasını göstermek ve emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve DANIŞTAY’IN incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarılabilir. Cumhurbaşkanı imzalar ve kanunlar gibi yayımlanır.
TÜZÜK OLMAK ŞARTLARI:
- Bir kanuna dayanmak zorundadır.
- Dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır.
- Bakanlar kurulunca hazırlanmalı
- Danıştay’ca incelenmeli
- Cumhurbaşkanınca imzalanmalı
- Resmi gazetede yayımlanmalıdır.
Son 4 özellik tüzüklerin şekil şartıdır.
2006/2005/2009 ara-Aşağıdaki düzenlemelerden hangisinin yürürlüğe girmeden önce Danıştay’ın incelemesinden geçirilmesi zorunluluktur?
a)Tüzük
b)Kanun
c)Yönetmelik
d)Bakanlar Kurulu kararı
e)Genel Tebliğ

4) YÖNETMELİKLER: Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere bunlara aykırı olmamak şartı ile yönetmelik çıkarta bilirler. Vergi kanunlarının teknik alanları ile düzenlemelerinin sayıca fazla olması ve genelde şekli bakımından çok karışık görünüm içinde bulunmaları dolayısıyla vergi kanunlarının uygulanmasında kolaylık sağlamak için, yönetmelikler çıkarılır. Yardımcı ve düzenleyici bir kaynaktır.
YÖNETMELİK OLMA ŞARTLARI:
- İdarenin uygulama alanına sahip olduğu düzenleyici işlemlerdir.
- Yönetmelik çıkarma yetkisi Bakanlar kurulu, Başbakanlık, bakanlıklar ve kumu tüzel kişilerindedir.
- Sözü edilen kuruluşlarının görev alanlarını ilgilendiren kanun ve tüzüklerin uygulama alanını göstermek için düzenlenir.
- Uygulama alanlarını düzenledikleri kanun ve tüzüklere aykırı hüküm getiremezler
- Kamuyu ilgilendiren yönetmelikler resmi gazetelerde yayımlanır.
- Tüzük çıkarırken Danıştay ‘ın görüşünün alınması gerekirken Yönetmelikte böyle bir şart yoktur.
- Vergi mahkemeleri kanuna aykırı yönetmelik hükümlerini dikkate almaksızın karar verebilirler. Yönetmeliklerin ayrıca iptalinin istenmesine gerek yoktur.
5) GENEL TEBLİĞLER: Maliye bakanlığı tarafından çıkartılan genel tebliğler bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan olmak üzere 2’ye ayrılır.
- Birinci grup genel tebliğler: Bağlayıcı tebliğler; iptal edilinceye kadar bağlayıcı niteliktedir. Uyulması zorunlu temel kaynak niteliğindedir. DANIŞTAY tarafından iptal edilir.
- İkinci grup genel tebliğler: Bağlayıcı olmayan tebliğler; sadece bakanlığı bağlar vergi yargı kuruluşlarını bağlamaz. Vergi kanunlarını açıklayıcı ve yorumlayıcı olduğundan yardımcı bir kaynaktır.
6) ÖZELGELER (MUKTEZA)Genelgeler ve Genel Yazılar: Mukteza gerekli olan anlamına gelir. Mükellefler VUK ’ na dayanarak vergi uygulamalarında karışıklık ve tereddüde yol açan hususlarla karşılaştıklarında, tereddüde düşülen konunun nasıl uygulaması gerektiğini açıklanması talep edebilirler. Muktezalar bağlayıcı kaynak değildir. Muktezaya göre uygulama yapan mükelleflere ceza gerekse dahi ceza kesilemez. İç yazışmalar niteliğinde olduğu için, sadece vergi dairelerini bağlar.
2007/2009 ara-Aşağıdakilerden hangisi yürütme organı tarafından çıkarılan vergi hukuku kaynakları arasında gösterilmez?
a)Kanun hükmünde kararname
b) Uluslararası vergi anlaşması
c)Genel Tebliğ
d)Bakanlar kurulu kararı
e)Yönetmelik
C-)YARGI ORGANINDAN DOĞAN KAYNAKLAR
1) ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI: Anayasa Mahkemesi Kanunların, KHK’lerin ve TBMM içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleyen yüksek mahkemedir. Uluslar arası vergi anlaşmaları aleyhine ve olağanüstü hallerde, sıkı yönetim ve savaş durumlarında çıkarılacak vergilere ilişkin kanun hükmünde kararname aleyhine Anayasa Mahkemelerine başvurulamaz
• Anayasa mahkemesine başvurabilecekler
- Cumhurbaşkanı
- Siyasi parti meclis gurupları
- Mahkemeler
- TBMM üye tam sayısının 1/5’i tutarında üyeler
Anayasa mahkemesi kararları kesin olup yasama yürütme yargı organlarını bağlar. Anayasa mahkemesi kararları Resmi Gazete de yayınlanarak, yayınlandığı gün yürürlüğe girer. Karar geriye yürütülemez Bağlayıcı ve zorunlu kaynaktır.
2008 ara-I.Anayasa Mahkemesi
II.Danıştay
III.Yargıtay
IV.Uyuşmazlık mahkemesi
Yukarıdaki yüksek mahkemelerden hangisi yürürlükteki bir veri kanununu iptal ederek yürürlükten kaldırma yetkisine sahiptir?
a)Yalnız I
b)Yalnız II
c)I ve II
d)II ve III
e)I,III ve IV
2) DANIŞTAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARLARI: Danıştay Dava dairelerinin veya idari vergi davaları daireleri genel kurullarının kendi kararları ya da birleitirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli görüldüğü takdirde Danıştay içtihadı birleştirme kurulu içtihatların birleştirilmesi yada değiitirilmes yönünde karar verir. Zorunlu ve bağlayıcı kaynaktır. Danıştay daireleri ve diğer idari ve yargı mahkemelerini bağlar
3) DİĞER YARGI KARARLARI: İçtihadı birleştirme kararları dışındaki Vergi Dava Daireleri Kurulu kararları, daire kararları, bölge idare mahkemesi kararları ile vergi mahkemesi kararları bu niteliktedir. Yardımcı kaynaktır.
C) DİĞER KAYNAKLAR:
1) DOKTİRİN (BİLİMSEL İÇTİHATLAR): Hukuk düşünürlerin ve bilim adamlarının hukuki konular hakkındaki bilimsel görüş ve kanatlarıdır. Bağlayıcı nitelikte değildir. Yardımcı kaynaktır.
2) ÖRF ADET: Yazılı kaynak değildir. Uyulması zorunludur.

VERGİ KANUNLARININ UYGULANMASI
A) VERGİ KANUNLARIN YER BAKIMINDAN UYGULANMASI
- MÜLKİLİK İLKESİ: Ülke sınırları içinde yerli veya yabancı olsun herkes için o ülkenin kanunları geçerlidir. Mülkilik ilkesi daha çok gayrimenkuller üzerinden alınan vergilerde, tüketim vergileri ve harç, resimlerde geçerlidir.
- ŞAHSİLİK İLKESİ: Kişi hangi ülkede bulunursa bulunsun bağlı olduğu ülkenin vergi kanunlarına tabiidir. Genellikle gelir vergisi gibi şahsi vergiler için geçerlidir.
- Veraset ve intikal vergisinde hem şahsilik hem de mülkilik ilkesi geçerlidir

B) VERGİ KANUNLARIN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
- VERGİ KANUNLARIN GERİYE YÜRÜMESİ: Yürürlük tarihinden önceki süreler için kanunların uygulanması genel kuraldır. Bu olaya kanunların geriye yürümesi denir. Ancak vergileme süreci hala devam eden olaylarda yeni kanuna göre işlem yapılması geriye yürüme sayılmaz Usul kanunların ilgilerin yararına olan hükümleri ilke olarak geriye yürümektedir.
- VERGİ KANUNLARIN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ: Kanunlar genellikle yayımlanmaya girdikleri tarihte yürürlüğe girerler. Eğer belli bir tarih öngörülmüş ise o tarihten itibaren yürürlüğe girerler. Eğer hiçbir tarih belirtilmemişse resmi gazetede yayınlandıktan 45 gün sonra yürürlüğe girer.
VERGİ KANUNLARININ YÜRÜRLÜLÜKTEN KALDIRILMASI:
- Başka bir kanunla yürürlükten kalkar
- Belli bir süre belirtilmiş ise süre bitiminde kanun yürürlükten kalkar
- Anayasa mahkemesi tarafından tamamı yada bazı maddeleri yürürlükten kaldırılabilir.
C) VERGİ KANUNLARIN ANLAM BAKIMINDAN UYGULANMASI (YORUM):
Yorum: Yürürlükteki kuralların anlam bakından ortaya koyma faaliyetidir.
YORUM TÜRLERİ:
- Yasama yorumu: Yasama organınca yapılan yorumdur.1924 Anayasası’nda yer verilmiştir.61 ve 82 anayasaları bu yorumu kabul etmedi
- Yargısal yorum: Yargı organlarınca yapılan yorumdur. Özel nitelikli bir yorumdur.
- İdari yorum: Vergi idaresince yapılır. Genel tebliğler ve muktezalar buna örnektir.
- Bilimsel yorum: Bilim adamları tarafından yapılır. Doktrin yorumu da denir. Örnek; Tezler, makaleler
YORUM YÖNTEMLERİ:
- Sistematik yorum: Kanunlar bir bütün olarak ele alınır. Kanunun diğer hükümleriyle olan bağlantısı araştırılır.
- Tarihsel yorum: Kanunların hazırlık ve kabul ediliş devreleri incelenir.
- Amaçsal yorum: Yasanın değişen ekonomik ve sosyal koşullar altında incelenmesidir.
- Deyimsel yorum: Sözcüklerin kelime anlamlarına üstünlük tanır ve sözlük anlamlarından hareket edilir.
YORUMDA KULLANILAN MANTIK KURALLARI
KIYAS: Hakkında hüküm bulunmayan hukuksal bir olaya, ona en çok benzeyen hukuksal düzenleme veya olayı emsal göstererek bir sonuca ulaşmaktır. Kanunun belli bir maddesinden hareket edilerek yapılan kıyasa hukuki kıyas denir. Karşıt kavram yolu; karşıt kavramlardan bir anlam çıkarma yoludur.
Evveliyet ; çok olanın içinde azında olması gerektiğini veya genel için doğru olanın parçalar için de doğru olduğunun kabul edileceğini ifade eder.
Peçeleme : Mükelleflerin vergilendirmesi gereken bir durumu başka bir hukuksal durum sokarak o işlemi vergi dışı bırakmak istemesi işlemine peçeleme adı verilir.
2005/2006/2009 ARA-Veraset ve intikal vergisinden kurtulmak için gerçekte bağış olan bir işlemin satış gibi gösterilmesi vergi hukuku açısından nasıl nitelenebilir?
a)Kıyas
b)Sahtekarlık
c)Vergiden kaçınma
d) Ekonomik yorum
e)Peçeleme
Delil ve İspat :
Tedadi delil sistemi : Nelerin ispat aracı olarak kullanılabileceği teker teker sayılır
Serbest delil sistemi: Her türlü ispatlama aracı delil olarak kabul edilir.

2008 ara-I.Vergi Mahkemesi
II.Bölge İdare Mahkemesi
III.Uzmanlaşma Komisyonu
IV.Danıştay
Bir vergi dairesinin avukat olmayan vekili yukarıdaki organlardan hangisinde mükellefi temsil etme yetkisine sahiptir?
a)Yalnız I
b)Yalnız III
c)Yalnız IV
d)I ve II
e)II ve IV

MÜKELLEF VE VERGİ SORUMLUSU ÜNİTE3
GENEL OLARAK KİŞİ KAVRAMI VE KİŞİNİN EHLİYETİ:
Gerçek kişiler insanlardır.
Tüzel kişiler ise, kendilerini oluşturan kişilerden ayrı olarak bir hukuki varlığı oluşturacak biçimde örgütlenen kişi toplulukları ile belirli bir varlığın belirli bir amaca tahsis edilmesiyle meydana getirilen bağımsız nitelikli kurumlardır.
2007ARA-Genel olarak kişi kavramı hakkında aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a)Dernekler,özel hukuk tüzel kişisi sayılırlar.
b)Vakıflar,kişi topluluğu değil mal topluluğu sayılır.
c)Esas,olarak anayasada düzenlenir.
d)Gerçek ve tüzel olarak üzerek ikiye ayrılır.
e)Tüzel kişiler,kamu hukuku tüzel kişisi ve özel hukuk tüzelkişisi olarak ikiye ayrılır.
KİŞİNİN EHLİYETİ: Hak ehliyeti ve fiil ehliyeti şeklinde ikiye ayrılır.
Hak ehliyeti: Haklardan yararlanma ehliyetidir. Gerçek kişilerde haklardan yararlanma ehliyeti insanın sağ olarak doğmasıyla başlar. Hatta sağ olarak doğmak şartıyla ana rahmine düşme de, kişinin hak ehliyetine sahip olması için yeterlidir.
2009 Yıl sonu- Vergi hukukunda mükellef olabilmek için ne tür bir ehliyete sahip olmak gerekir?
a)Fiil ehliyetine
b)Eylem ehliyetine
c)Ceza ehliyetine
d)Hak ehliyetine
e)Hakları kullanabilme ehliyetine
Fiil ehliyeti: Hakları kullanma ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olmak için kişilik kazanmış olmak yeterli değildir. Fiil ehliyetinde kişinin mümeyyiz olması gerekir (temyiz kudretine sahip olması gerekir), reşit olması ve Mahcur (kısıtlı) olmaması gerekir. Kişiler 18 yaşını tamamlayarak, evlenerek veya hakim kararıyla reşit olabilirler. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, savurganlık, ayyaşlık, kötü hal, kötü idare ve uzun süreli hapiz cezası kısıtlık (mahcur) nedenir.
Tüzel kişilerde fiil ehliyeti kanunen gerekli organlara sahip olduğu zaman kullanılır.
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi fiil ehliyetine sahip olma şartları arasında gösterilmez?
a)Geçek kişi olmak
b)Hak ehliyetine sahip olmaz
c)Temyiz kudretine sahip olmak
d)Reşit olmak
e) Mahcur olmamak
I.Temyiz kudretinin bulunması
II.Reşt olmak
III.Kısıtlı olmamak
IV.Bedensel özürlü olmamak
V.Ödeme gücüne sahip olmak
Yukarıdakilerden hangileri fiil ehliyetine sahip olmanın koşullarındandır?
a)I,II ve III
b)I,III ve V
c)III,IV ve V
d)I,II,III ve IV
e)I,II,III,IV vev

MÜKELLEF
Mükellef:Mükellef,üzerinde vergi borcu düşen kişidir.Tüzelkişiliğe sağip olarak vergi mükellefi olmayı gerektirmez
Vergi Mükellefi: Üzerine az ya da çok vergi borcu düşen (terettüp eden) gerçek ya da tüzel kişiler vergi mükellefi denir. Verginin asıl borçlusudur. Ancak bazı tüzel kişiler vergi mükellefi olarak sayılmamış ve tüzel kişiliği olmamasına rağmen bazı kuruluşlarında vergi mükellefi olabileceği kabul edilmiştir. Dernek ve Vakıflar vergi mükellefi olmamalarına rağmen bunlara bağlı iktisadi işletmeler vergi mükellefidir. Kolektif şirketlerin kendileri şirket olarak vergi mükellefi sayılmazlar bunlara bağlı gerçek kişiler vergi mükellefidir.
Yapılan işin kanuni olup olmaması önemli değildir örneğin kumarhane vergiye tabidir.
2009 ara-Aşağıdakilerden hangisinin tüzel kişiliği olduğu halde kurumlar vergisi mükellefiyeti yoktur?
a)Kollektif şirket
b)Anonim şirket
c)Limited şirket
d)Eshamlı komandit şirket
e)Vakıfa ait iktisadi şirket
Kimlerin vergi mükellefi olduğu, ilgili vergi kanunlarında açık bir biçimde ifade edilmektedir.
Gelir vergisi mükellefleri gerçek kişilerdir.
2009 YILSONU- I.Gerçek kişiler
II. Tüzel kişiler
III. Şahıs şirketleri
IV. Sermaye şirketleri
Yukarıdakilerden hangileri gelir vergisi mükellefidir?
a)Yalnız 1
b) Yalnız III
c)I ve II
d)I ve III
e)I,II,III ve IV
Vergi mükellefi olabilmek için hak ehliyetine sahip olmak yeterlidir. Ayrıca medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmak gerekli değildir.
Kanuni mükellef; kendisine kanunen vergi borcu yüklenen ve bu borç ile ilgili bazı ödevleri yerine getirmesi gereken kişidir. Ancak kanuni mükellef her zaman vergi yüklenicisi veya taşıyıcısı olmayabilir. Ekonomik yaşam veya ilgili mevzuat gereği kanuni mükellef ödediği vergiyi yansıtma imkânına sahip olabilir. Böyle durumlarda, verginin ekonomik/ gerçek anlamda yükünü taşıyan kişiye vergi yüklenicisi veya taşıyıcısı denir. Katma değer vergisi, kanuni mükellef ile vergi yüklenicisini açık bir şekilde birbirinden ayırmaktadır. Satıcı veya hizmet sunan kişi vergi mükellefi, fiyatın içinde kendisine verginin de yansıtılmış olası sebebiyle mal veya hizmet satın alan kişi vergi yüklenicisidir.
2007 ara-I.Bir faaliyetin kanunlara aykırı olması vergilendirmeyi engellemez.
II.Tüzel kişiliğe sahip olmak zorunlu olarak vergi mükellefiyetini gerektirir.
III.Velinin,mükellef olan küçüğün vergi ödevlerini yerine getirmesi gerekir.
Yukarıdaki vergi mükellefiyeti ile ilgili ifadelerden hangileri yanlıştır?
a)Yalnız I
b)Yalnız III
c)I ve II
d)II ve III
e)I,II ve III

2009 büt- Vergi mükellefi olması gereken kişilerin vergi dışına bırakılması aşağıdaki düzenlemelerden hangisiyle yapılır?
a)Yönetmelik
b)Tüzük
c)İçtihadı birleştirme kararı
d)Kanun
e)Mukteza
Vergi yüklenicisi:Verginin ekonomik anlamda yükünü taşıyan kişidir.
VERGİ SORUMLUSU
 Vergi sorumlusu, alacaklı vergi dairesine karşı sorumlu olan kişidir.
2009-Vergi sorumluluğu aşağıdakilerden hangisine benzetilebilir?
a)Kusursuz sorumluluk
b)Vekalet sözleşmesi
c)İradi temsil
d)Hizmet sözleşmesi
e)Kanuni temsil
 Vergi sorumlusu, mükellefin vergisini ödeme bakımından temsilcisi sıfatındadır.
 Vergi sorumlusu vergi borçlusunun mal varlığından vergiyi keserek vergi dairesine öder yani vergi sorumlusunun maddi bir sorumluğu yoktur.
 Vergi sorumluluğu kurumuna yer verilmesinin nedenlerinden biri vergi idaresinin vergi toplanmasının kolaylaştırmaktır.
 Vergi sorumlusu ödenecek vergilerden dolayı vergi mükellefi ile birlikte müteselsil (zincirleme) sorumludur. Ancak kanun ödenmeyen vergi borçlarından dolayı vergi sorumlusuna vergi mükellefinin borcunu ödemesi konusunda rücu hakkı (itiraz) tanımıştır. Vergiye ilişkin ödenecek ceza gecikme faizi ve gecikme zamlarında böyle bir hak tanımamıştır.

2009 ARA-I.Vergi aslı
II.Vergi Cezaları
III.Gecikme faizi
IV.Gecikme zammı
Yukarıdakilerden hangileri için vergi sorumluları asıl mükelelfe rücü edemezler?
a)I ve II b)II ve IV c)III ve IV D)I,II ve III e)II,III ve IV
Vergi sorumlusu müessesesi, vergi alacağını güvence altına almak, vergiyi daha az masrafla toplayabilmek ve idareye kolaylık sağlamak gibi nedenlerle oluşturulmuştur.
Vergi mükellefi ile vergi sorumlusu arasındaki fark vergi sorumlusunun verginin asıl borçlusu olmamamsıdır.
KDV de satıcı veya hizmet sunan kişi, vergiyi alıcıdan tahsil ederek vergi dairesine yatırmasına rağmen, vergi sorumlusu olmayıp vergi mükellefi olarak kabul edilmektedir.
VERGİ HUKUKUNDA MÜŞTEREK SORUMLULUK
Müşterek sorumluluk denildiğinde, sorumluların ancak paylarına düşen miktarda sorumlu olması anlaşılır. Yani , asıl mükellef yanında, borcun ödenmesi yönünden, ayrıca bir vergi sorumlusu vardır.Ödenmesi gereken vergi, vergi sorumlusunun kendi borcu değildir. Vergi dairesi, mükellef ve vergi sorumlusu olan kişileri aynı anda takip etme hakkına sahip değildir. İdare, önce, birinci dereceden Borcu olandan (mükelleften) alacağını talep eder, ondan alamadığı takdirde, diğer borçlulara (vergi sorumlusuna) başvurabilir.
Müşterek  100 + 100 + 100 + 100 + 100 = 500
Müteselsil  100 + 400 + 0 + 0 + 0 = 500 (kimin ödediği önemli değildir. Önemli olan ödenmesi)

VERGİ SORUMLUSU VE TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU :
1) VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU: Verginin tam olarak kesilip ödenmesinden sorumludurlar. Aksi halde vergi kendilerinden, ikmalen veya re’sen tarh edilmek suretiyle alınır.
2) KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU:
A) Küçük ve kısıtıların temsilinde sorumluluk: Küçük ve kısıtlıların vergi sorumlusu olmaların halinde bunlara düşen ödevler veli, vasi, ve kayyım denilen kanuni temsilciler tarafından yerine getirilir. Bu ödevler kanuni temsilciler tarafından yerine getirilmediği takdirde, alınamayan vergiler, ilke olarak küçük ve kısıtlıların mamelekinden alınır. Vergi sorumlusu verginin ödenmesinden mükellefle birlikte müteselsil sorumludur. Verginin ödenmemesi durumunda kanuni temsilciler sorumlu duruma düşerler. Kanuni temsilciler ödedikleri vergiler için asıl mükellefe rücu edebilirler ödenmeyen vergi cezaları için böyle bir hakkı yoktur.
B) Tüzel kişilerin temsilinde sorumluluk: Tüzel kişilere ait vergileme ve cezaları tüzel kişinin mal varlığından alınır. Alınamaz ise kanuni temsilciden tahsil edilir. Vergi alacağını güvence altına almak düşüncesiyle parasal vergi ceza sorumluluğu tüzel kişilere yükletilmiştir. Hürriyeti bağlayıcı cezalar ise doğal olarak tüzel kişilerin kanuni temsilcileri adına hüküm olunur.
C) VERGİ HUKUKUNDA İRADİ TEMSİL VE VEKALET: Temsil tek taraflı bir işlem iken vekalet bir anlaşmadır. Vekalette vekil vekalet verene karşı bir iş yapmayı taahüt eder.
a) Baroya kayıtlı avukat olmak şartıyla mükellef veya vergi sorumluları mahkemelerde temsil edilebilir.
b) Vergi idaresiyle yapılacak uzlaşma görüşmelerinde mükellefi, avukatı, mali müşaviri veya muhasebecisi iradi temsil yoluyla temsil edebilir.
VERGİ HUKUKUNDA MÜTESELSİL SORUMLULUK
Müteselsil sorumluluk esas olarak Borçlar kanunununda düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluk söz konusu olduğunda borcun tamamından birden çok kişinin sorumlu olması anlaşılır. Borcun tamamı ödeninceye kadar bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Borcun tamamını borçlulardan biri ödediğinde, borcun tamamını ödeyen borçlu hissesinden fazlasını ödediği oranda diğer Müteselsil borçlulara hisseleri oranında rücu edebilir.
VERGİ HUKUKUNDA BAZI ÖZEL HALLERDE MÜTESELSİL SORUMLULUK
1) Tasfiye Memurların Sorumluluğu: Tasfiye memuru tasfiye işlemlerini gerektiği gibi yapmaması halinde ödenmeyen vergilerden dolayı müteselsil sorumlu olacaktır.
2) YMM, SMMM, SM sorumluluğu: Bu üç grupta yapmaları gereken işleri usulüne göre gerçekleştirmezler ise ortaya çıkacak vergi kaybında mükellefle birlikte müteselsil sorumludur. Yeminli mali müşavirler tasdik ettikleri raporların doğruluğundan sorumludur.
3) İştirak haline mülkiyette sorumluluk:
Bir binaya müşterek mülkiyet halinde  Hisseleri oranında
Bir binaya iştirak mülkiyet halinde  müteselsil sorumludur
4) Damga vergisi konunda sorumluluk: Hem mükellef hem de bu vergiyi kesecek kurum müteselsil sorumludur.
5) Mal alım satımı ve hizmet ifası dolayısıyla kesilecek vergilerde sorumluluk (KDV): Hem hizmetten yararlanan hem de vergi kesintisi yapmak zorunlu olanlar müteselsil sorumludur. Burada başkasının bir fiilinden dolayı sorumluluk hali vardır.
6) Diğer müteselsil sorumluluk halleri: Motorlu taşıtlar vergisinde sorumluluk ve Veraset ve intikal vergisi kanunundaki sorumluluk halleridir.
2007 ARA-Aşağıdakilerden hangisi vergi hukukunda müteselsil sorumlular arsında sayılamaz?
a)Mali müşavir
b)Müşterek malikler
c)Tafiye memurları
d)Yeminli mali müşavir
e)Muhasebeci

VERGİ BORCUNUN NAKLİ:
Kanunen vergi borcu nakledilemez Ancak;
1) Mükellefin ölümü: Mükellefin ölümü halinde kanuni mirasçılar mirası ret etmez ise miras payları oranında vergi borçlarını ödemekle yükümlüdür. Ancak gecikme zammı , gecikme faizi gibi cezaları şahsiliği ilkesi gereği ödemekle yükümlü değildir.
2009 ARA-
2) Kurumların devri : Bir kurum diğer bir kuruma devir alınıyorsa devir alınan borçları devralan şirkete geçer.

VERGİ YÖNETİMİ ÜNİTE4

VERGİ İDARESİNİN ÖRGÜTLENMESİ: Vergi yönetimi bir vergi sisteminin yürütülmesi ve uygulanmasına ilişkin tüm faaliyet ve kurallardır. Vergi yönetiminin temel öğeleri:
- Vergi örgütü
- Yönetsel süreç
- Vergi güvenlik önlemleri
- Vergi ceza sistemi
2007/ ara-2009 FİN-Aşağıdakilerden hangisi vergi yönetiminin temel öğelerinden biridir?
a)Vergi yargısı
b)Vergi afları
c)Vergi sorumlusu
d)Vergi güvenlik önlemleri
e)Vergi planlaması
MALİYE BAKANLIĞI: Devletin mali yönden tüzel kişiliğini temsil etmektedir. Maliye bakanı bakanlık kuruluşunun en üst amiridir.Devletin hukuk danışmanlığını yapmak,Harcama politikalarını geliştirmek,Devletin gelirlerinin tahsil etmek,Devletin mallarının yönetmek Maliye bakanı, bakanlık hizmetlerini yürütmek ve diğer bakanlıklarla işbirliği yapmak konusunda Başbakana karşı sorumludur
Maliye bakanlığında doğrudan doğruya vergi idaresi ile ilgili birimler Gelir idaresi başkanlığı hesap uzmanlarından kurulur.
2005 ara- Aşağıdakilerden hangisi bulunduğu ilde Maliye Bakanlığının en büyük memuru ve il ve bağlı ilçeler teşkilatının amiridir?
a)Vergi Dairesi müdürü
b)Mal müdürü
c)Defterdar
d)Vali
e)Gelir Müdürü
20052006 ara- Aşağıdakilerden hangisi Maliye Bakanlığının görevleri arasında yer almaz?
a)Harcama politikası geliştirmek
b)Devlet gelirlerini tahsil etmek
c)Para basılmasına karar vermek
d)Devlete ait mallarını yönetmek
e)Devlet hukuk danışmanlığı yapmak
2005/2007/2009 ARA/2006 büt
Aşağıdakilerden hangisi Maliye Bakanlığının görevlerinden biri değildir?
a)Gelir politikası geliştirmek
b)Maliye politikası uygulamak
c)Merkez Bankasını yönetmek
d)Devlet hesaplarını tutmak
e)Devlet bütçesinini hazırlamak
Müsteşar: Bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup, bakanlık hizmetlerini bakan adına ve onun direktif ve emirleri yönünde, bakanlığın amaç ve politikalarına, kalkınama planlarına ve yıllık programlara, mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenler ve yürütür. Hesap uzmanı kurulu, maliye teftiş kurulu ve MASAK (maliye suçlar araştırma kurumu) hariç bakanlığın tüm birimlerine emir verir.
Hesap Uzmanı Kurulu: Kanunla kurulmuştur çalışma esasları tüzük ile belirlenmektedir. ASIL GÖREVİ VERGİ İNCELEMESİ YAPMAKTIR.1945 yılında kurulmuştur.
2007 ARA- Aşağıdakilerden hangisi Hesap Uzmanları Kurulunun asli görevleri arasındadır?
a)Devlet bütçesi hazırlamak
b)Maliye politikalarını oluşturmak
c)Vergi incelemesi yapmak
d)Devletin hukuk danışmanlığını yapmak
e)Harcama politikalarını geliştirmek
Maliye Teftiş Kurulu:1879 da kurulmuştur.Bir başkan ile Maliye başmüfettişi,Maliye müfettişi,maliye müfettiş yardımcılarından oluşur.Teftiş kurulunun görevleri,genel,katma ve özel bütçeli dairelerle fonlar,döner sermayeli kuruluşlar,kuruluş ve statüsü ne olursa olsun sermayesinin yarısı devlete ait olan kuruluşların birlikte veya ayrı ayrı sermayelerinin en az yarısına iştiraki olan kuruluşları teftiş etmek,dernek,vakıf ve sendikaları mali yönden teftiş etmek,çeşitli kanun,tüzük,yönetmelik,ve karaların Maliye Bakanına ve Maliye Bakanına ve Maliye müfettişlerine tanıdığı teftiş ve inceleme yetkilerini kullanmaktır.
A) MERKEZ ÖRGÜTÜ: Başkanlık, ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
1) Gelir idaresi başkanlığı: Görevi :GELİR POLİTİKASININ UYGULANMASI İÇİN KURULMUŞTUR. Başkan en üst amirdir. Bakana karşı sorumludur. Başkan olabilmek için başkanlıkta veya bakanlıkta ev az 3 yıl çalışmış olması gerekir. 3 başkan yardımcı vardır. Başkan yardımcısı, daire başkanı ve vergi dairesi başkanı olabilmek için üniversite mezunu olmak en az 10 yıl meslekte çalışmış olmak bunun 3 yılını yönetici düzeyinde geçirmek ve maliye müfettişi, hesap uzmanı yada gelirler kontrolü olmak gerekir.
Başkanlık bünyesinde KOORDİNASYON KURULU oluşturulmuştur. Kurul ; gelir idaresi başkanlığının başkanı, başkan yardımcıları, daire başkanları, 1. Hukuk müşaviri ile Ankara İstanbul ve İzmir vergi dairesi başkanlarından oluşmaktadır.
Vergi danışma komitesi: Gelir idaresi başkan yardımcısı başkanlığında ilgili daire başkanları, vergi denetim birimleri ve ilgili meslek birimleri temsilcileri ile Akademisyenlerden oluşmaktadır.
2009 BÜT- Aşağıdakilerden hangisi Gelir İdaresi başkanlığı Vergi danışma komitesi ÜYELERİNDEN BİRİ DEĞİLDİR?
a)Akademisyenler
b)Defterdarlar
c) Gelir idaresi başkan yardımcısı
d) vergi denetim birimleri
e) ilgili meslek birimleri temsilcileri

I.En iyi hizmet anlayışı
II.Şeffaflık
III.Hesapo verilebilirlik
IV.Caydırıcılık
V.Verimlilik
VI.Usul ekonomisi
Gelir İdaresi başkanlığının kendisine verilen görevleri yukarıdaki ilkelerden hangileri çerçevesinde yapması beklenmektedir?
a)I,II,III ve V
b)I,II,III ve VI
c)I,II,IV ve V
d)II,III,IV ve V
e)III,IV,V,ve IV

2) Gelir idaresi başkanlığı hizmet birimleri:
a) Ana hizmet birimleri
o Gelir yönetimi daire başkanlığı
o Mükellef hizmetleri daire başkanlığı
Vergi bilincinin artırılması, mükellefin bilgilendirilmesi, mükellefe haklarının korunması, mükellef şikâyetlerinin değerlendirilmesi görevleri vardır.
2009 ara- Aşağıdakilerden hangisi Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri arasında değildir?
a)Vergi bilincinin arttırılması
b) Mükellef şikayetlerinin değerlendirilmesi
c)Kamu alacaklarının taksitlendirilmesi
d) Mükellefe haklarının korunması
e) Mükellefin bilgilendirilmesi

o Veri yönetimi ve uygulama başkanlığı
o Tahsilat ve iltilaflı (karşıt görüş) işler daire başkanlığı
o Denetim ve uyum yönetimi daire başkanlığı
o Gelirler kontrolü daire başkanlığı
o Avrupa birliği dış ilişkiler daire başkanlığı
2008 ARA-Aşağıdakilerden hangisi Gelir idaresi başkanlığının ana hizmet birimleri arasında yer almaz?
a)Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
b) Gelir yönetimi daire başkanlığı
c) Mükellef hizmetleri daire başkanlığı
d)Uygulama ve Veri Yönetimi daire başkanlığı
e) Gelirler kontrolü daire başkanlığı

b) Danışma birimleri
o Strateji geliştirme daire başkanlığı
o Hukuk müşavirliği
o Basın ve halkla ilişkiler daire başkanlığı
2009 ara- Aşağıdakilerden hangisi Gelir idaresi başkanlığının danışma birimlerinden biridir?
a)Tahsilât ve İhtilaflı İşler Daire Başkanlığı
b)Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
c)Uygulama ve Veri yönetimi Daire Başkanlığı
d)Avrupa Birliği Ve Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
e)İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı
c) Yardımcı hizmet birimleri
o İnsan kaynakları daire başkanlığı
o Destek hizmetleri daire başkanlığı
2005 ara-Aşağıdakilerden hangisi Gelirler Genel Müdürlüğünün bilgi-işlem İstihbarat ve denetim hizmetlerini bölge düzeyinde yürütmek üzere kurulmuştur?
a)Gelirler bölge müdürlükleri
b)Defterdarlıklar
c)Vergi dairesi başkanlıkları
d)Gelir müdürlükleri
e)Vergi daireleri
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi Gelir İdaresi Başkanlığının görevlerinden biri değildir?
a)Vergilendirilmeyle ilgili bilgi toplamak
b)Harcama politikaları geliştirmek
c)Vergiye uyumu kolaylaştırmak
d)Vergi denetimi yapmak
e)Mükellef haklarını korumak
B) TAŞRA ÖRGÜTÜ: Vergi dairesi başkanlığı kurulmayan yerlerde vergi dairesi müdürlükleri kurulur. Vergi dairesi başkanlıklarına dair kuruluş yerleri, sayı, çalışma esasları, bakanlar kurulunca belirlenir. Vergi dairesi müdürlüklerini ise MALİYE BAKANLIĞI verir.
—–Mükellefin hangi vergi dairesine bağlı olacağı MALİYE BAKANLIĞINCA belirlenir.

Vergi dairesi başkanlığı: Görev ve yetkileri:
——Yetki alanı içindeki mükellefi tespit etmek tarh, tahakkuk, tahsil, tecil, terkin, iade, ödeme ve muhasebe gibi işleri yapmak çalışma usul ve esasları YÖNETMELİKLE BELİRLENİR.
Vergi dairesi başkanı: Mükelleflere kanunların uygulanmasına ilişkin görüş olabilir ve mükellef haklarını korur.
Yeniden yapılandırılan gelir idaresine geçiş aşaması: Yeni sisteme geçiş aşaması bazı problemle açacağından gelir idaresini çalışmalarını gözlemlemek amacıyla 10 YIL SÜRELİ izleme komitesi kurulmuştur. Değişimden önceki sistemde defterdar bir ilde Maliye bakanlığının en üst amiriydi. Vergi dairesi başkanlıkları ise İstanbul, İzmir ve Antalya illerinde daha etkin bir hizmet verilmesi amacıyla kurulmuştu.
Bağımsız vergi dairesi bulunmayan ilçelerde ilgili görevler MAL MÜDÜRÜ tarafından yerine getirilmekteydi. Mal müdürü ilçedeki en büyük amirdir. Saymanlık görevinde üstlenmeleri nedeniyle MUHASEBAT genel müdürlüğüne bağlıdır.
2005 ara-Mükellefi tespit etmek,vergi tarh etmek,tahakkuk ettirmek ve tahsil etmek aşağıdakilerden hanginin yetkisindedir?
a)Defterdarlık
b)Vergi Dairesi
c)Gelirler Genel Müdürlüğü
d)Gelir müdürlüğü
e)Vergi denetmeni
C) DİĞER ÖRGÜTLER :
1- İl özel idareleri
2- Belediyeler: Belediyeler hizmetlerini 6 başlık altında toplanan gelirlerle karşılarlar
 Vergiler
 Harçlar
 Katılım payları
 Genel bütçe ve vergi payları
 Borçlanmalar
 Diğer gelirler
Belediyelerin tahsil ettikleri vergi gelirleri;
 Emlak vergisi
 İlan ve reklam vergisi
 Eğlence vergisi
 Haberleşme vergisi
 Elektrik ve hava gazı tüketim vergisi
 Yangın sigortası vergisi
 Çevre temizlik vergisi
Belediyenin topladığı harçlar ise;
 İşgal harcı
 Tapu harcı
 Ölçü ve tartı aletleri muhane harcı
 Kaynak suları harcı
 İşyeri açma izin harcı
 Tellalık harcı
 Parselasyon harcı
3- Köyler: işlevi en az olan yerel yönetim birimidir.

2009/2007 ara-Eğlence vergisi aşağıdakilerden hangisi tarafından tahsil edilmektedir?
a)Belediyeler
b)Vergi Dairesi Başkanlıkları
c)Vergi Dairesi Müdürlükleri
d)İl özel İdareleri
e)Köyler

VERGİLENDİRME SÜRECİ ÜNİTE5

Vergilendirme süreci çeşitli aşamalarda meydana gelir;
- Vergiyi doğuran olay
- Vergi tarhı
- Verginin tahakuku
- Verginin tebliği
- Verginin tahsili
Vergiyi doğuran olay 3 ayak üstüne oturtulabilir.
1) Verginin mükellefi
2) Verginin konusu
3) Vergiyi doğuran olay
Verginin konusu: Maddi ve maddi olmayan unsurlar ve işlemler konuyu oluşturur.
Gelir üzerinden alınan vergiler
- Gelir vergisi
- Kurumlar vergisi
2009 ara-Aşağıdaki vergilerden hangisi gelirler üzerinden alınan vergilerden biridir?
a)Damga vergisi
b)Kurumlar vergisi
c)Banka ve sigorta muameleleri vergisi
d)Katma değer vergisi
e)Emlak vergisi
Servet ve Servet transferi üzerinden alınan vergiler
- Veraset ve intikal vergisi
- Emlak vergisi
- Motorlu taşıtlar vergisi
2005 ara-I.Gelir vergisi
II.Kurumlar vergisi
III.Veraset ve intikal vergisi
IV.Emlak vergisi
V.Motorlu taşıtlar vergisi
Yukarıdaki vergilerden hangileri servet üzerinden alınan vergilerdendir?
a)I,II ve III
b)I,III ve V
c)I,IV ve V
d)II,III ve IV
e)III,IV ve V
Harçlar üzerinden alınan vergiler
- KDV
- ÖTV (Özel Tüketim Vergisi)

1-)VERGİYİ DOĞURAN OLAYIN MEYDANA GELMESİ
Verginin konusu ile verginin mükellefi arasında bağlantı kurulmasını sağlayan olaydır. Vergi konularının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile (gerçekleşmesiyle) doğar. Yasaklanmış faaliyetlerden elde edilen gelir, mükellefiyeti veya vergi sorumluğunu ortadan kaldırmaz.
2005/2009ara- Gelir vergisinde vergiyi doğuran olay aşağıdakilerden hangisidir?
a)Gelirin elde edilmesi
b)Tarh işleminin yapılması
c)İşe başlanması
d)Mükellef kaydının yapılması
e)Vergi numarasının alınması
2009büt-Kurum kazancının elde edilmesi,cergi hukukunun aşağıdaki kavramlardan hangisine bir örnektir?
a)Vergi sorumluluğu
b) Vergi mükellefiyeti
c) Verginin tarh edilmesi
d) Verginin tahakkuk etmesi
e) Vergiyi doğuran olay
Tahakuk zaman aşımı: Kanunun 113. Maddesi zamanaşımını, “Zamanaşımı süre geçmesi suretiyle vergi alacağının ortadan kalkmasıdır. Zamanaşımı mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.” 5 yıllık zamanaşımının başlangıcını vergi alacağının doğumuna bağlamıştır.
Tahakuk zaman aşımı süresi, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı izleyen takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.
Tahsil zaman aşımı: Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 102. Maddesinde düzenlenmiştir. “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrar” şeklinde düzenlenmiştir.
Vergiyi Doğuran Olayda Muhafiyet ve İstisnalar: Kişilerin vergi dışı bırakılmasına muhafiyet denir. Vergi istisnası ise, vergi kanunlarına göre vergilendirilmesi gereken konuların, unsurların, kanunun açık bir hükmüyle vergi dışı kalmasıdır.
Muhafiyet ve istisnalar vergiyi doğuran olayı değil, vergilendirme sürecinin diğer aşamalarını ortadan kaldıracaktır.

2005 ara-Vergi kanunlarına göre ilke olarak vergilendirilmesi gereken konuların yine bir kanun hükmüyle vergi dışı bırakılmasına ne ad verilir?
a)Vergi avantajı
b)İndirim
c)Ayrıcalık
d)İstisna
e)Muafiyet
1) VERGİNİN TARHI:
Vergide alacağının kanunlarda gösterilen matrah veya nispetler (oranlar) üzerinden VERGİ DAİRESİ TARAFINDAN hesaplanarak, bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari bir işlemdir. Tarh işlemi, ödenmesi gereken vergi miktarını belirleyen idari bir işlemdir. 2009 FİN-Verginin tarhı, niteliği açısından ne tür bir işlemdir?
a)Düzenleyici işlem
b)Objektif işlem
c)Yargısal işlem
d)İdari işlem
e)Yasama işlem
MATRAH: Mükellefin ödemesi gereken verginin hesaplanmasına esas alınan teknik, fiziki yada ekonomik büyüklüktür. Matrah fiziki bir miktar olabildiği gibi iktisadi bir değerde olabilir. Örneğin matrah, benzin litresi, havagazının metreküpü olabileceği gibi gelirin tutarı da olabilir. 0 Türk vergi sisteminde bulunan kurumlar, emlak, veraset ve intikal, katma değer vergisi gibi hemen hemen tüm vergiler değer esası üzerinden (advolerem) alınır. Motorlu taşıtlar ve taşıt alım vergisi spesifik vergilerdir.
Matrah türleri:
a) Sepesifik Vergiler: Matrahın tespitinde MİKTARI esas alınması suretiyle vergi alınır (MTV)
2004 ara-Aşağıdaki vergilerden hangisi spesifik bir vergidir?
a)Kurumlar vergisi b)Emlak vergisi c)Motorlu Taşıtlar vergisi d)Gelir vergisi
E)Katma Değer Vergisi
b) Advolerem vergileri: DEĞER esas alınması suretiyle vergi uygulamasına denir. (Gelir, KDV)
Vergilerin üzerinden hesaplanacağı değer veya miktarın belirlenmesiyle ilgili olarak çeşitli yöntemler uygulanabilir:
1- Beyan Usulü : Matrah mükellef tarafından tespit edilerek belirlenir.
2- Karine ve dış göstergeler usulü: Kira, çalıştırılan eleman sayısı ve şehrin nüfusu gibi kriterler baz alınarak matrah tespit edilir.
3- Götürü usulü: Vergilemeye esas olacak değer veya miktarlar tektek belirlenmeyip aynı durumdaki tüm konu ve mükellefler için genel olarak belirlenir.
4- İdarece taktir usulü: Matrahın belirlemesinde çeşitli dış göstergeler yerine, vergi dairesi takdir hakkını kullanır, bazı karinelerden yararlanabilir.
VERGİ TARİFE ORANLARI:
Matrah birimlerinden alınacak verginin mutlak rakam olrak tespit edilmesi ile uygulanan terfiye spesifik tarife; matraha belirli oranları uygulayan tarifeye ise advalorem tarife adı verilmektedir.
Advalorem tarifelerde kendi içinde değişik şekillerde uygulanabilir:
1- Tek oranlı tarifelerde matraha tek oran uygulanmaktadır.
2- Artan oranlı tarifelerde matrah arttıkça matraha ugulanacak oranda artar
3- Tersine artan oranlı tarifelerde gelir arttığında verginin oranı ters oranlı olarak azalır
4- Matrah azaldıkça oranın düşmesi halinde azalan tarife söz konusudur.

NOT:
- Gelir Vergisi : Artan Oranlı
- Kurumlar Vergisi : Sabit Oranlı
- Veraset ve intikal V.: Artan Oranlı
- Emlak Vergisi : Sabit Oranlı
- KDV : Sabit Oranlı
- ÖTV : Sabit Oranlı
Vergi tarh etme yetkisi: İlke olarak ilgili vergi dairesine aittir. (posta yoluyla gönderilen beyannameler hariç)

TARH ŞEKİLLERİ:
Vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.
1) Beyannameye dayalı tarh: Mükellef yada sorumlunun düzenlediği beyanname ya bizzat vergi dairesine ya da posta ile gönderilmektedir. Her iki halde de vergi dairesi beyannameyi inleyerek denetim yapar. Daha sonra da tahakkuk fizini düzenler. Tahakkuk fişinin düzenlenmesi ile birlikte vergi tarh, tabliğ ve tahakkuk etmiş olur. Beyana dayalı tarhiyatta verginin tarh edilmesi ile tahakkuku iç içe geçmiştir. Tarh işleminin zamanı vergilere göre değişiklik göstermektedir. Gelir ve kurumlar vergisinde, beyannamenin verildiği gün, tahakkuk fişinin kesilmesi zorunludur. Postayla gönderilmesi halinde, gelir vergisinde, vergi dairesi beyannameyi aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde vergiyi tarh eder; kurumlar vergisinde bu süre 3 gündür.
2) İkmalen vergi tarhı: Vergi tarh edildikten sonra bu vergiye ilişkin olarak meydana çıkan defter kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanarak miktarı tespit olunan MATRAH VEYA MATRAH FARKI üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir. 2 unsur gerekir; ilki daha önceki verginin tarh edilmiş olması gerekir, ikincisi ise belli bir matrah farkı vardır.
3) Re’sen tarh vergi tarhı: Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanarak TESPİT EDİLEMEMESİ DURUMUNDA uygulanır. İlke olarak re’sen taktir, taktir komisyonları ile yapılır. Bunun yanında vergi inceleme yetkisi bulunan görevlilerde bu yetkiyi kullanabilir.
RESEN TARHIN NEDENLERİ:
- Vergi beyannamelerin kanuni süreli geçtiği halde verilmemesi
- Vergi beyannamesinin kanuni veya ek süre içinde verilmesine rağmen beyannamede vergi matrahına ait bilgilerin olmaması
- Kanuni defterlerin tutulmaması, tastiksiz oluşu veya ibraz edilmemiş olması re’sen taktir olması yeterlidir
- Defter kayıtları ve belgelerin sağlıklı bir vergi incelemesi için elverişli olmamasına.
- Defter kayıtları ve beyannamelerin gerçek durumunu yansıtmadığına dair delil bulunursa.
- İmza ve tastik sorumluluğuna uyulmamış olması
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi resen vergi tarhını gerektiren sebeğlerden biri değildir?
a)Kanuni defterlerin tasdiksiz olması
b) Kanuni defterlerin ibraz edilememesi
c)Beyannamelerin gerçek durumunu yansıtamaması
d)Vergi beyannamelerinin kanuni süresi içinde verilmesi
e)Kanuni defterlerin tutulmaması
2009 BÜT-I.İkmalen tarh
II.Reseb tarh
III.Beyanen
IV.İdarece tarh
Vergi sorumlusu, vergiyi kesip ilgili vergi dairesine ödemediği takdirde,vergi yukarıdaki tarh yollarından hangileri ile hesaplanır?
a) Yalnız I b) Yalnız IV c)I ve II d)III ve IV e)I,III ve IV

4) Verginin idarece tarhı: İkmalen ve resen tarhiyat konularına girmeyen hallerde ve zamanında normal şekilde tarh edilmeyen vergilerin idarece belirli matrahlar üzerinden tarh edilmesidir. Diğer matrah saptama yöntemlerinden ayırna nokta; idarece tarh usulünün beyan esasının uygulanmadığı durumlarda söz konusu olmasıdır. Örnek olarkak Emlak vergisinin süresinde verilmemesi halinde vergi idarece tarh edilir.
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi tarh usulleri arasında gösterilemez?
a)Tahsile dayalı tarh
b)İkmalen tarh
c)İdarece tarh
d)Resen tarh
e)Beyana dayalı tarh
2) VERGİNİN TEBLİĞİ:
Vergilendirilmeye ilişkin ve hukuki sonuç doğurabilecek tüm konuların mükellef veya vergi sorumlusuna BİLDİRMESİ tebliğin konusu, vergi ile ilgili olup hüküm ifade edebilecek her türlü konu olabilir. Tarh işleminden sonra gelen ikinci aşamadır.
TEBLİĞ YAPACAK KİŞİLER
1- Gerçek kişilerde tebliğ: Tebliğ işleminde yazılı şekil esastır. Mükellefin kendisine, kanuni temsilcisine, ve umumi vekillere yapılır. Bunun dışında ikamette bulunan birisine veya iş yerindeki personele yapılabilir. Ancak bu durumda tebliğ yapılacak kişinin 18 yaşından bariz küçük ve yine bariz şekilde ehliyeti görülmemiş gerekir. Mükellef küçük veya kısıtlı ise tebliğ kanuni temsilcisine yapılır mükellef asker ise tebliğ takım komutanına veya en yakın üst amirine yapılır.
2- Tüzel kişilerde tebliğ: Bunların başkan müdür ve kanuni temsilcilerine yapılır.
3- Diğer kişiler: Cemaat gibi tüzel kişiliği olmayan kişilerde tebligat bu kuruluşları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır.
TEBLİĞ USULLERİ:
- Posta yoluyla tebliğ
- İlan yolu ile tebliğ
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi ilan yoluyla tebliğ yapılabilen hallerden biri değildir?
a)Yabancı ülkedeki mükellefe tebliğ yapılmasına imkan olmaması
b)Muhatabın adresinin hiç bilinmemesi
c)Muhatabın adresinde bulunamaması
d)Posta ile tebliğ yapılmasına imkan olmaması
e)Bilinen adresin yanlış olması sebebiyle mektubun geri gelmesi

- Kapıya yapıştırma ile tebliğ
2005/2006 ara-2009 FİN-Vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesine ne ad verilir?
a)Tahakkuk
b)Tebliğ
c)Tecil
d)Tarh
e) Terkin
TAHAKKUK:
Tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödeme aşamasına gelmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Vergi tahakkuk ettiğinde verginin ödenmesi zorunlu hale gelmez, sadece ödenebilecek duruma gelir. Mükellef bu durumda iki şey apar; birincisi vergiyi öder, ikincisi itiraz yoluna gider. Vergi mahkemelerine dava açar. DAVA AÇMA SÜRESİ 30 GÜN ‘dür.Birinci durumda yani 30 günlük süreyi dava açmadan geçirerek vergi borcunu kabul etmiş olan mükellef bakımından vergi tahakkuk eder; aynı zamanda hukuken süresinde kullanılabilecek herhangi bir yargısal başburu imkanı kalmamış olduğundan tahakkuk eden vergi desinleşmiş de olur (yani ödenmesi zorunlu hale gelir.) Diğer bir değişle mükellef kendisine tebliğ edilen vergi borcuna karşı 30 gün içinde Vergi mahkemesine dava açmaz ise tahakkuk eden vergi aynı zamanda kesinleşmiş olur.
Vergi mahkemesi mükellefin iddasını kabul ederse vergi tahakkuk etmez; buna karşılık vergi mahkemesi davayı redederse, vergi işleminin doğruluğu yolundaki belirtiler artık iyice kuvvetleneceğinden vergi borcu tahakkuk eder ödenmesi gereken aşamaya glir.Ancak vergi borcu kesinleşmiş sayılmaz. Çünkü mükellef henüz daha kanun yollarını tüketmiş sayılmaz.
Buradan son olarak üst dereceli mahkemelerden söz etmek gerekir. Eğer vergi mahkemesinde tek hakimle bakılan bir dava söz konusu ise, üst yargı yolu Bölge idare mahkemesidir. Heyet (kurul) halinde bakılan davalar ise Temyiz yoluyla Danıştaya götürülebilir, her iki mahkemeninde kararı kesindir.
TAHAKKUK ŞEKİLLERİ:
1- Beyan üzerinden alınan vergiler tahakkuk fişi ile tahakkuk edilir.
2- İkmalen veya resen tarh edilen vergilerin tahakkuku, mükellefe tebliğ edilir.
3- Tahakkuku tahsile bağlı vergilerin tahakkuku, tahsil tahakkuku da içine alır. Örnek damga vergisi gibi
2005/2006ARA-Aşağıdaki vergilerden hangisi tahakkuku tahsile bağlı vergilerden biridir?
a)Motorlu taşıtlar vergisi
b)Emlak vergisi
c)Damga vegisi
d)Gelir vergisi
e)Katma değer vergisi
3) TAHSİL
Verginin kanuna uygun şekilde ödenmesidir.
ZAMAN AŞIMI

1) Tahakkuk zaman aşımı 2) Tahsil zaman aşımı
Vergi usul kanununa göre düzenlenmiştir AATUHK göre düzenlenmiştir
5 YIL 5 YIL
01-03-2004 (VERGİYİ DOĞURAN OLAY) 01-03-2004 (VERGİYİ DOĞURAN OLAY)
01-01-2005 BAŞLAR 2005 (VADE)
31-12-2009 BİTER 01-01-2006 BAŞLAR
31-12-2010 BİTER
2007 ARA-Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı izleyen takvim yılı başından itibaren işlemeye başlayan beş yıllık süreye ne ad verilir?
a)Dava zamanaşımı
b)Tahsil zamanaşımı
c)Düzenleyici zamanaşımı
d)Tahakkuk zamanaşımı
e)Düzeltme zamanaşımı
2007 ARA- Aşağıdakilerden hangisi vergilendirme sürecinin son aşamasıdır?
a)Tebliğ
b)Vergiyi doğuran olay
c)Tarh
d)Tahakkuk
e)Tahsil
2009 ara- Aşağıdakilerden hangisi vergilendirme sürecinin aşamalarından biri değildir?
a)Tahakkuk
b)Tarh
c)Tebliğ
d)Terkin
e)Tahsil

VERGİ MÜKELLEFİNİN ÖDEVLERİ: ÜNİTE6
Maddi mükellefiyet ve şekli mükellefiyet olmak üzere 2’ye ayrılır.
BİLDİRİM
A) İşe başlamayı bildirme:
- Veresiye tabii ticaret ve sanat erbabı
- Serbest meslek erbabı
- Kurumlar vergisi mükellefi
- Kolektif şirket ortakları
- Adi şirket ortakları
- Komandit şirketlerin komandite ortağı
Yukarda yazılı olanlar işe başlamayı bildirmekle mükelleflerdir (zorunludurlar).
Kurumlar vergisinde: Ticaret sicil memurları, kurumlar vergisi mükelleflerinin tescil başvuru evraklarının bir suretini vergi dairesine iletirler. Bu şekilde kurumlar vergisi mükelleflerinin işe başlamayı bildirme yükümlülüğü yerine getirilmiş sayılır.
Ticari kazançlarda: İşyeri açmak, Ticari sicile veya mesleki teşekküle kaydolmak tüccarlarda işe başlamanın belirtileri olarak kabul edilmiştir.
Kazancı basit usulde tespit edilenlerin ise işle bir fiil uğraşmaya başlamarı yeterlidir.
NOT: Bir yerin sadece tutulmuş olması ve iç gereksinimlerin karşılanmış olması iş yerinin açıldığı anlamına gelmez.
2008-Vergi Usul Kanununa göre yapılması gereken işe başlama bildirimine ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a)Basit usule tabi olanlar da işe başlama bildiriminde bulunmak zorundadırlar.
b)Bildirim vergi dairesine esas olarak sözlü yapılır.
c) Bildirim mükellefin avukatı aracılığıyla yapılabilir.
d)Bildirim işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde yapılması gerekir.
e)Bildirim,mükellefin serbest muhasebeci mali müşaviri aracılığıyla yapılır.
Serbest meslek faaliyetinin yapıldığının göstergeleri:
- İş yeri açmak
- Mesleki örgüte kaydolmak
- Mesleki ilan vermek
- Çalışan veya tabela, levha asmak
B) Değişiklikleri Bildirme:
- Mevcut olan işyeri veya ikamet adresleri değişen mükellefler
- Yeni bir vergiye tabi olma
- Mükellef şeklinde bir değişiklik olursa
- Mükelleflikten muaflığa geçme durumu olursa
- Aynı teşebbüs ve teşekküle dahil olan işyerlerin sayısında meydana gelen artış ve azalışlar.
C) İşe bırakmanın bildirilmesi:
Vergiye tabi olmayı gerektiren işlemlerin tamamen durması veya sonra ermesidir. (faaliyetlerin geçici süre durması işi bırakma hallerinden sayılmaz)
2004 ARA-2009 FİN-Aşağıdaki durumlardan hangisi işi bırakma anlamına gelmez?
a)Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin sona ermesi
b)Tafiye haline gelmesi
c)İflas edilmesi
d)İşerin geçici süre ile durması
e)Mükellefin ölmesi
2006/2009ARA-İşi bırakma ve değişiklik bildirimlerinin bildirilecek olayın meydana geldiği tarihten itibaren kaç ay içinde yapılması gerekir?
a)1
b)2
c)3
d)6
e)12

Tasfiye ve iflas ile ölüm halinde iş bırakılmış sayılır.
- Tasfiye ve iflas işi bırakma sayılır ancak mükellefiyet vergi ile işlemlerin tamamen sona ermesine kadar devam eder.
- Ölüm işi bırakma sayılır mükellefin mirası reddetmemi ş mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilir.
D) Arazi ve Bina değişiklikleri:
Emlak vergisinin konusuna giren bina ve arazi değişiklikleri bildirmek mecburdur.
BİLDİRİMDE SÜRE VE ŞEKİL
İşe başlama bildirimleri işe başlama tarihinden itibaren 10 GÜN’dür. İşe başlama bildirimi dışında kalan ise bildirilecek olayın meydana gelme tarihinden itibaren 1AY (30GÜN)’dür. Bildirim mükellef tarafından yazılı olarak yapılır ya da posta yoluyla gönderilebilir. Bildirim postaya verildi tarih vergi dairesine verilme tarihi olarak geçer.
2004 ARA-Gerçek kişiler vergi dairelerine işe başlama bildirimlerini ne zamana kadar yapmak zorundadırlar?
a)İşe Başlamadan önce
b)İşe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde
c) İşe başlama tarihinden itibaren 15 gün içinde
d) İşe başlama tarihinden itibaren 2 ay içinde
e) İşe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde

DEFTER TUTMA

Defter tumak zorunda olanlar Defter tutmak zorunda olmayanlar
- Ticaret ve sanat erbabı – Gelir vergisinden muaf olan esnaf
- Çiftçiler – Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçi
- Ticaret şirketleri – Kazancı basit usulde tespit olunanlar
- Serbest meslek erbabı – Kurumlar vergisinden muaf olan iktisadi kamu
- İktisadi kamu müesseseleri müesseseleri
- Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler – Kurumlar vergisinde muaf dernek ve vakıflara ait
İktisadi işletmeler.
2009/ara Defter tutmak mecburiyetinde olmayan mükellefler almış oldukları fatura,müstahsil makbuzu ve gider pusulalarını kaç yıl saklamak zorundadır*
a)1
b)2
c)3
d)4
e)5
TÜCCAR SINIFLARI

I.SINIF TÜCCARLAR

II.SINIF TÜCCARLAR
(bilanço esası) (işletme hesabı esası)
- Her türlü ticari şirketler (A.Ş.,Ltş,Kollektir, Komandit) – Yıllık alım satım tutarı kanunda gösterilen
- Kurumlar vergisine tabii diğer tüzel kişilikler tutarın altında kalanlar
- Kendi isteğiyle bu usulü seçenler
- Yıllık alım satım tutarı konusunda tutarı gösterilen
Tutarı aşanlar.
2004 ara-Aşağıdakilerden hangisi iş hacmine bakılmaksızın yasa gereği birinci sınıf tüccar sayılır?
a)İmalat işiyle uğraşanlar b)Gerçek kişiler c)Adi şirketler d)Ticari faaliyette bulunanlar
e)Limitli şirketler
2004/ 2005/2006/2008 ARA
-I-Birinci sınıf Tüccarlar
II-İkinci Sınıf Tüccarlatr
III-Basit usulde vergilendirmler
IV.Gerçek usulde vergilendirmeyen çiftçiler
V-Vergiden muaf esnaf
Yukarıdakilerden hangileri defter tutmak zorunda değildir?
a)II ve V
b)I,II,III
c)II,III ve IV
d)II,III ve V
e)III,IV ve V
SINIF DEĞİŞTİRME:
İknci sınıftan birinci sınıfa geçme:
a- arka arkaya iki dönem %20’ye kadar bir fazlalık gösterirse veya
b- bir hesap dönemi içinde %20’yi aşan oranda fazlalık olursa, izleyen hesap döenmi içinde birinci sınıfa geçerler
birinci sınıftan ikinci sınıfa geçme:
a- arka arkaya üç dönem %20’ye kadar bir düşüklük gösterirse veya
b- bir hesap dönemi içinde %20’yi aşan oranda düşük olursa, izleyen hesap döenmi içinde ikinci sınıfa geçerler
2005/2006 ARA-İşletme hesabına göre defter tutan bir mükellefin,ertesi yıl bilanço esasına göre defter tutma zorunluluğunun doğması için, iş hacmi ölçülerinde yasal ölçülere göre,yüzde kaçı aşan oranda bir fazlalık olması gerekir?
a)5
b)10
c)15
d)20
e)25
TUTULACAK DEFTERLER:
I.SINIF TÜCCARLAR: Defteri Kebir (büyük defter), Envanter, Yevmiye (günlük) defteri
II.SINIF TÜCCARLAR: işletme defteri
İmalat işiyle uğraşanlar: yukarda sayılanlar ilave olarak imalat defteri tutarlar
Bitim işleriyle uğraşanlar: Bitim işleri defteri (Boyama, Basma, Apre, Cilalama)
Gerçek usulde vergiye tabi çiftçiler: Çiftçi işletme defteri
Gerçek usulde vergiye tabi Serbest meslek erbabı: Serbest meslek kazanç defteri
Doktorlar : Protokol defteri
Noterler: Resmi defterler
Banka Banker ve Sigorta Şirketleri: Banka ve Sigorta muaneleri vergisi (işlemleri BSMV defterine yapar)
Ardiyeler depo işletmeleri nakil ambarları: Ambar defteri
Yabancı nakliye kurumları: Hasılat defteri
Damga vergisi: Damga vergisi defteri
2005 ara-Gerçek usulde vergilendirilen serbest meslek erbabı aşağıdaki defterlerden hangisini tutar?
a)Serbest meslek kazanç defteri
b)İşletme defteri
c)Yevmiye defteri
d)Perakende defteri
e)Envanter defteri
DEFTERLERİN TASDİKİ: Yevmiye ve envanter defterlerinin, işletme defterlerinin, çiftçi işletme defterinin imalat ve istihsal vergisi defterlerinin, nakliyat vergisi defterleri ile yabancı nakliyat kurumların hasılat defterinin tasdik edilmesi zorunludur. Öteden beri işe devam edenler, defterlerini defterlerin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son ayda, vergi muafiyeti kalkanlar, muhatlıktan çıkma tarihinden başlayarak on gün içinde, sayfaları dolmamış defterlerini ertesi yılda kullanmak isteyenler tasdik işlemini Ocak ayında yaptırırlar. Esas olarak defterler, iş mahallindeki noterler tarafından tasdik edilir.
2004 ara-Öteden beri işe devam etmekte olan ve defterleri dolmadığı için 2004 yılında aynı defterleri kullanmak isteyen mükellefler defter tasdiklerini ne zaman yaptırmak zorundadırlar?
a)15 Ocak 2004 tarihine kadar
b)Ocak 2004 İçinde
c)20 Ocak içinde
d)Şubat 2004 işinde
e)Aralık 2004 içinde
2007 ara-Defterlerini ertesi yılda kullanmak isteyen normal hesap dönemine tabi mükellefler,defterlerini aşağıdaki hangi ay içinde tasdik ettirmek zorundadır?
a)Ocak
b)Şubat
c) Mart
d)Nisan
e)Aralık
2007 ara-Aşağıdakilerden hangisi tasdiki mecburi defterlerden biri değildir?
a)İşletme defteri
b)Defteri kebir
c)Yabancı nakliyat kurumlarının hesılat defterleri
d)Nakliyat vergisi defterleri
e)Yevmiye ve envanter defetri
HESAP DÖNEMİ: Hesap dönemi esas olarak takvim yılıdır ve defterler hesap dönemi itibariyle tutulur.
MUHASEBE USULÜ: Vergi mükellefleri tek düzen hesap planına tabidirler. Buna ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanlığı belirler.
KAYIT DÜZENİ: Defterlerin Türkçe tutulması ve mürekkeple yazılması esastır. Kayıtların, mücbir sebepler dışında 10 günden fazla gecikmemesi gerekir. Kayıtlarını sürekli olarak belgelere dayanarak yürüten müesseselerde, işlemlerin belgelere kaydedilmesi, defterlere işlenmesi hükmündedir. Ancak bu kayıtların da esas defterlere 45 gün içinde işlenmesi zorunludur. Günlük kasa, günlük perakende satış ve hasılat defterleri ile serbest meslek kazanç defterine işlemler günü gününe kaydedilir.
2005/2006 ara-Kanuni defterlere yapılacak kayıtların mücbir sebepler dışında en fazla kaç gün geciktirilmesine izin verilmiştir?
a)3
b)5
c)10
d)15
e)30
2007 ara-Kayıtlarını sürekli olarak belgelere dayanarak yürüten işletmelerde,kayıtların esas deftere kaydı en geç kaç gün içinde gerçekleştirilmelidir?
a)7
b)10
c)15
d)30
e)45
ENVANTER ÇIKARTMAK, DEĞERLEME YAPMAK VE BİLANÇO DÜZENLEMEK
Bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerleme suretiyle tespit etmeye envanter çıkartmak denir.Mevcutlar ile alacaklar aktife, borçlar ise pasife yazılır. Aktif toplamından borçlar çıkarıldığında öz sermayeye ulaşılır.
BELGE DÜZENLEME
Fatura: Satılan mal veya yapılan iş karşılığında, müşterilerin borçlandığı tutarı göstermek, satıcı veya işi yapan tarafından karşı tarafa verilmek üzere düzenlene vesikalara, fatura denir. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilen ticari kazancı erbabı ile defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler fatura düzenlemek zorundadırlar
Perakende Satış Vesikaları: Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilen ticari kazancı erbabı ile defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler fatura düzenlemek zorunda olmadıkları satışları için perakende satış fişi düzenlemek zorundadırlar.
Gider Pusulası: Belge düzenleme zorunluluğu olmayan(vergiden muaf esnaf gibi) kişilere yaptırılan işlerin veya alınan malların belgelendirilmesi amacıyla ödeme yapan kişi tarafından düzenlenen belgedir.
Müstahsil makbuzu: Gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın alınan mallar için düzenlenen belgedir. Bir sureti imzalanarak malı satana verilir. Diğeride malı satana imzalattırılarak, satın alan tarafından saklanır.
2008 ara-Müstahsil makbuzu aşağıdaki işlemlerden hangisinin belgelendirilmesi için kullanılır?
a)Kurumlar vergisi mükelleflerinin gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerden ürün satın alması
b)II. sınıf tüccarların,gerçek usulde vergilendirilen çiftçilere emtia satması
c)I. sınıf tüccarların,gerçek usulde vergilendirilen serbest meslek erbabından hizmet satın alması
d)Deftere tutan çiftçilerin,gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden ürün satın alması
e)II.sınıf tüccarların,esnaf muafiyetinden yararlananlardan mal yada hizmet satın alması
2007 ara-Kazançları basit usulde tespit edilenlerin,gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları mallar için düzenledikleri belgelere ne ad verilir?
a)Serbest meslek makbuzu
b)Gider pusulası
c)Müstahsil makbuzu
d)Fatura
e)Perakende satış fişi
Serbest Meslek Makbuzu: Serbest meslek erbabı tarafından müşterisine verilen belgedir.
ÜCRETLERE AİT KAYIT VE BELGELER:
Vergiden muaf olan işverenlerin bordro düzenleme zorunluluğu yoktur. Bu gibi durumlarda düzenlenen belgedir.
TAŞIMA VE OTEL İŞLETMELERİNİN DÜZENLEDİĞİ BELGELER
Bu belgeler, taşıma irsaliyesi, yolcu taşıma irsaliyesi ve günlük müşteri listeleridir.
EKİM SAYIM BEYANI
Zırai işletmeler ile işletme büyüklüğü ölçüsünü geçmiş olan çiftçiler tarafından yerine getirilmesi gereken bir ödevdir. Ekim sayım beyanı, her yıl kasım ayında mahalle veya köy muhtarlığına sözlü veya yazılı olarak yapılır.
2007 ara-Ekim sayım beyanı hangi tarihte yapılmak zorundadır?
a)Mart b)Nisan c)Mayıs d)Kasım e)Aralık
VERGİ KARNESİ ALMA
Diğer ücretliler ve Gelir vergisi Kanunu’na belirtilen diğer kimseler vergi karnesi almakla yükümlüdürler. Vergi karnesi iş yerinin, bir işyeri bulunmayan hallerde ise ikametgahlarının bulunduğu yerin vergi dairesinden alınır.
MUHAFAZA VE İBRAZ ÖDEVİ
Tutulması zorunlu defterlerin ve belgelerin ilgili oldukları yılı izleyen takvim yılı başından itibaren 5 yıl süre ile saklanması gerekir. Defter tutma yükümlülüğünde olmayanlarda aldıkları belgeleri 5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar. Defter ve belgeler talep üzerine ibraz edilmemesi usulsüzlük cezasını gerektirir.
2005 ara- 20.09.203 tarihinde düzenlenen bir faturaya saklama mecburiyeti aşağıdaki tarihlerden hangisinde sona erer?
a)20.09.2005
b)31.12.2006
c)20.09.2008
d)31.12.2008
e)01.01.2009
VERGİ LEVHASI ASMA ÖDEVİ
Kanunda sayılan mükellefler her yıl MAYIS ayının son gününe kadar vergi tarhına esas olan kazanç ve tutarları ile bunlara isabet eden vergi miktarlarını gösteren levhayı, merkezlerine, satış mağazalarına asmak zorundadırlar.
2008 ARA
I.Basit usule tabi ticari defterler
II.I.sınıf tüccarlar
III.II.Sınıf tüccarlar
IV.Serbest meslek erbabı
Yukarıdakilerden hangileri işyerine vergi levhası asmak zorundadır?
a)Yalnız II
b)Yalnız IV
c)I ve III
d)II,III ve IV
e)I,II,III ve IV
BEYANNAMELERİ TASDİK ETTİRME GÖREVLERİ
Kanunda belirtilen esaslar dahilinde mükellefler, verecekleri beyannameleri, serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlere tasdik ettirmek zorundadırlar

ÜNİTE 7
VERGİ MÜKELLEFİNİN HAKLARI
HAK KAVRAMI
HAK:Hukuk düzeni tarafından korunan menfaat ve bu menfaatten yararlanma yetkisidir.
Hakların sınıflandırılması
İlişkin oldukları hukuk alanına göre kamu hukukundan doğan haklar ve özel hukuktan doğan haklar şeklinde iki büyük kümeye ayrılırlar
Kamu hukukundan doğan haklar yada kısaca kamu hakları,Kişinin toplumla ve devlete olan ilişkisinden doğan ve devlete karşı ileri sürülebilen kanun ile korunmuş haklardır.
Kamu hakları içerisinde yer alan kişisel haklar,bireyin maddi ve manevi varlığı ile ilgilidir.
Kişisel Haklar
• Kişi ve konut dokunulmazlığı
• Özel hayatın gizliliği
• Din ve Vicdan Özgürlüğü
• Haberleşme Özgürlüğü
• Düşünce ve Düşünceyi Serbestçe açıklama Özgürlüğü

Özel Haklar
Özel Hukuk ilişkilerinden doğan haklardır.Özel hakların belirleyici özelliği,ilke olarak herkese genel ve eşit biçimde tanınmış olmalarıdır.Bu alandaki haklar niteliğindeki yönünden mutlak haklar ve nispi haklar olmak üzere iki temel kategoriye ayrılır.
Mutlak haklar:Hak sahibine hakkın konusu üzerinde doğrudan egemenlik sağlayan ve bu niteliği itibariyle herkese karşı ileri sürülebilen ve herkes tarafından ihlal edilebilen haklardır.
Nispi Haklar:Sözleşme ilişkisinden doğan haklardır.
Hakların Sınıflandırılması başlığı altında insan hakları:Bütün insanların doğal olarak sahip bulunduğu,yaşama,kişilik,nihayet mülkiyet ,özgürlük gibi haklardır.
VERGİ MÜKELLEFİİNN HAKLARININ KURUMSAL TEMELLERİ
Mükellef Hakların konusunun vergi yönetimine mükellef perspektifinden bakılması yatmaktadır.
Mükellef Haklarının Önem Kazanmasının Nedenleri
Mükellef Haklarının Önem Kazanmasının arka planında, vergi sorunlarına mükellef perspektifinden bakılması ve mükellef ile işbirliği yapılması anlayışı yatmaktadır.Bir vergi reformunun Oy kaybettirici olmasındansa oy kazandırıcı olabileceği düşüncesi ağırlık kazanmaya başlamıştır.İşte,vergi mükelleflerinin haklarının daha kapsamlı bir biçimdende korunması yolunun bu bağlamda açıldığını söyleyebiliriz.
Bütün bu gelişmeler sonucunda bazı ülkeler mükelleflere sahip oldukları hakların neler olduğunu ve bunların nasıl korunacağını mükellef hakları bildirgeleri adı verilen belgelerle ilan etmişlerdir
Mükellef Hakları Bildirgesi:Vergi mükelleflerinin sahip oldukları hakları ve korunma yolarını bir bütünlük içerisinde düzenleyen yasama organları ya da vergi yönetimleri tarafından bazı ülkelerde ilan edilmiş hak beyannameleri
Söz gelimi,
Amerika Birleşik Devletleri Kongresi,Amerikan kamuoyu tarafından Vergi Mükellefinin Haklar Demeci olarak isimlendirilen üç adet kanuni düzenleme yapılmıştır.Bunların ilki 1988 yılında,ikincisi 1996 yılında,üçüncüsü’de 1998 yılında Kongre tarafından onaylanmıştır.
Türkiye’ye gelince,2005 yılında çıkarılan 5345 sayılı Kanunda Vergi yönetimi yeniden yapılandırılmış ve Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı olarak Mükellef Hizmetleri Daire Başkanlığı oluşturulmuştur.Söz konusu dairenin görevleri arasında “mükellef haklarının korunmasını sağlamak ve buna ilişkin gerekli alt yapıyı hazırlamak” da bulunmaktadır.Bu görevin yerine getirilmesi amacıyla Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğüne bağlı olarak Mükellef Hakları ve İletişim Müdürlüğü oluşturulmuştur.Nihayet,Dünyadaki genel eğilime uyarak 25 Şubat 2006 tarihinde Maliye Bakanı,Erzurum’da yapılan 3. Vergi Dairesi Başkanları toplantısında Gelir İdaresi Başkanlığının “Mükellef Hakları Bildirgesini” açıklamıştır.
Mükellef Haklarının Anayasal Temelleri
Anayasal Devletevlet iktidarının anayasal kurallarla sınırlandırarak,siyasal alanda keyfiliğin önlenmesi düşüncesine dayanan devlet anlayışı
İktidar sahiplerinin meşrutiyeti sorgulanan ilk egemenlik yetkisi vergilendirme yetkisi olmuştur.Bu süreç,vergi koyma yetkisinin ulusun temsil edildiği bir parlamentoya ait olabileceğinin ifade den “vergilerin kanuniliği” ilkesinin anayasalara girmesiyle sonuçlanmıştır.
Vergilerin kanuniliği ilkesi mükellef haklarının çekirdeğini oluşturur
Vergi kanunlarının anayasaya uygunluğunun Anayasa yargısı yolu ile denetlenmesinde mükelleflerin rolü üzerinde duralım.Türk hukukunda vergi mükellefleri bir vergi kanununun,daha doğrusu herhangi bir kanunun anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesinde doğrudan iptal davası açma yetkisine sahip değillerse de “itiraz yolu” denilen dolaylı bir vergi kanunlarına ilişkin aynasal bir sorunu Anayasa Mahkemesinin önüne getirebilme olanağına sahiptirler.
İtiraz Yolu.Bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının,o davada kullanılacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmamasına bağlı olması halinde,söz konusu normun Anayasa Mahkemesince olanak sağlayan yol.Bu yola “def’i” yolu da denilmektedir.
Mükellef hakları Kavramı ve Sınıflandırılması
Mükellef Hakları: Vergi mükelleflerine olumlu yada olumsuz bir talepte bulunma yetkisi veren ve ihlal edildiğinde hukuki korunma sağlayan haklara mükellef hakları denir.Avustralyalı hukukçu Bentley tarafından geliştirilmiştir.
MÜKELELEF HAKLARI:2 gruba ayrılır,
1.Vergi kanunlarının anayasaya uygunluğuna ,işleyişine ve uygulamasına ilişkin haklardır.Örnek:Kanunların ayrımcılık yapmamasını öngören ilke gösterilebilir.Bu haklara TEMEL KANUNİ HAKLAR da denilebilir.Bir vergi Kanununun belirlilik ve açıklık ilkelerine uygun olması ve geçmişe yürürlüğünün sınırlandırılması gerekir.
2. “Kanuna uygun davranma çabası içinde olan ve vergi yönetiminin,tahsil ve icra sürecinin doğal haklarını” içerir.Bunlara da “ikincil kanuni haklar” denilebilir.
TÜRK VERGİ HUKUKUNDA TEMEL MÜKELLEF HAKLARI
Bilgi Alma Hakkı, “kamu yönetiminde açıklık” ilkesi çerçevesinde ele alındığında işlevi daha iyi anlaşılabilecek kavramlardandır.
Bilgi alma hakkı:Mükelleflerin,gerek vergi sistemlerinin işleyişi konusunda genel olarak,gerekse kendilerine yönelik sübjektif-bireysel idari işlemlerin gerekçeleri konusunda özel olarak bilgilendirilmelerine olanak sağlayan hakka denir.
Vergi sistemini düzenleyen kuralların duyurulması mükellefler açısından son derece önemlidir.
VERGİ MÜKELLEFLERİNİN ÖZEL HAYATI GİZLİLİĞİ
Özel hayatın gizliliği,anayasal güvenceye bağlanmış temel haklardan biridir.Anayasamızda özel hayatın gizliliği ve korunması başlığı altında “özel hayatın gizliliği”, “konut dokunmazlığı” ve “haberleşme hürriyeti” sağlam güvencelere bağlanmış ve bu hakkın sınırlandırılması olanaklı kılacak özel sebeplerin neler olduğu belirtilmiştir.
Vergi Mükelleflere İlişkin Bilgilerin Gizliliği
Vergi Mükelleflerine ilişkin bilgilerin gizlilik hakkı,özel hayatın gizliliği hakkından farklıdır.Özel hayatın gizliliği,bireylerin kişisel ve ailevi yaşantılarına ,konutlarına ve haberleşme özgürlüklerine vergisel amaçlarla da olsa keyfi bir şekilde mübadele edilmesini önleyen ve vergi yönetimini mükelleflerin özel hayatlarını gereksiz bir şekilde işgal etmekten alıkoyan haktır.
Vergi mahremiyeti:Vergi mahremiyeti yada vergi gizliliği,mükellef yada onunla ilişkide bulunan kişilerin,işlerine,işletmelerine veya servetlerine ilişkin kanunlarla korunmuş,gizli kalması gereken ve aleni olmayan bilgilerin,vergilendirme,ceza kesme veya yargılama işlerinde görevli memur veya buna benzer kişiler tarafından ifşa edilmememsi veya kendi ya üçüncü kişiler yararına kullanılamamasıdır.
VERGİ YÖNETİMİN KARARLARININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİNİ İSTEME HAKKI
Vergi mükellefleri,vergi yönetimleri tarafından kendilerine ilişkin olarak alınan kararların gözden geçirilmesini isteme hakkına sahiptirler
Yargı Yoluna Başvurma Hakkı
Anayasaya göre herkes meşru vasıta ve yolardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir”
Türk hukukunda ilke olarak vergi mükellefinin hukukunu doğrudan etkileyen icrai nitelikteki sübjektif-bireysel vergisel işlemlerine karşı,idari yargı düzeni içinde örgütlenmiş vergi yargısı organlarında belli bir süre içinde dava açılabilir.
İCRAİ İŞLEM:Uygulama yeteneğine sahip ve uygulandığında kişinin hukukunu doğrudan etkileyen sonuçlara yol açan işlemlere icra işlem denir.
Hak arama özgürlüğü:Anayasa’nın hak artama özgürlüğüne ilişkin 36.maddesi şöyledir:
Madde 36:Herkes,meşru vasıta ve yolardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.Hiç bir mahkeme,görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.

ÜNİTE 8
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
SÜRELERİN SINIFLANDIRILMASI
Süreyi koyan organ açısından sınıflandırıldığında;
1.Kanuni süreler
2.İdari süreler
3.Yargısal süreler
Kanuni Süreler:Kanun ile korunan ve yargı organlarınca resen göz önüne alınan sürelerdir.Vergi hukukunda sürelerin büyük bir kısmı yasa ile düzenlenmiştir.Buda vergilerin yasallığı ilkesinin sonucudur.
İdari Süreler:Vergi uygulamasına ilişkin belirli bir işlemin yapılması için gerekli sürenin kanunda öngörülmediği durumlarda vergi yönetimi tarafından belirlenen sürelerdir.Sürenin ne kadar olması gerektiği işlemin özelliği dikkate alınarak ve 15 günden az olmamak koşuluyla vergi yönetimi tarafından takdir edilir.
Yargısal Süreler:Yargılama süreci esnasında yargı organları tarafından belirlenen sürelerdir
Sürelerin hukuki nitelikleri açısından yapılan sınıflandırmada, öngörülen süreye uyulmaması durumunda doğacak hukuki sonuçlar esas alınır.
Bu ayırıma göre süreleri
1. Hak düşürücü süreler,
2.Vergi ödevlerine ilişkin süreler,
3.Düzenleyici süreler
4.Zaman aşımı süreleri
SÜRELERİN HESAPLANMASI
Süre gün olarak belirlenmişse; ilgili kişiye tebligatın yapıldığı günü izleyen günden itibaren süre işlemeye başlar ve sürenin son günü mesai saati bitiminde süre sona erer.
Süre hafta ya da ay olarak belirlenmişse, başladığı güne son hafta ya da ayda karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa süre, o ayın son gününün tatil saatinde biter.
Sonu belli bir günle belirlenen sürelerde süre, o günün tatil saatinde biter.
Resmi tatil günleri süreye dahildir. Ancak, sürenin son günü, resmi tatile rastlarsa tatili izleyen ilk iş gününün tatil saatinde süre biter.
SÜRELERİN İŞLENMESİNE ENGEL OLAN NEDENLER VE SÜRELERİN UZAMASI
1.MÜCBİR SEBEPLER:Zorlayıcı neden akla gelir. Mücbir sebepler, kişilerin önceden öngörebilmelerine olanak bulunmayan ve bu nedenle önüne geçilmesi mümkün bulunmayan, dış etkiler sonucu meydana gelen olayları ifade eder. Mücbir sebebin meydana geldiği kanıtlandığı takdirde sürelerin işlemesi durur ve mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra süreler kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Mücbir sebepler;
a. Kanununda vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk
b. kişinin iradesi dışında belli bir yerde bulunamayışı
c.Sahibinin iradesi dışında sebepler dolayısıyla defter ve belgelerinin elinden çıkmış bulunması
d.Vergi ödevinin yerine getirilmesine engel olacak yangın yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler..
2.Zor durum:Vergi mükelleflerinin yasa sorumlularının vergi ödevlerini kanuni süre içinde yerine getirmelerini engelleyen ve ödevlerin zamanında yapılmasını haklı kılan bu nedenle ilgiliye vergi yönetimince ek süre verilmesini gerektiren her türlü sebeptir.
3.Ölüm :Ölüm halinde de mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞINCA BELİRLİ SÜRELERİN UZATILMASI
Mali Tatil:Son günü mali tatile rastlayan aşağıda belirlenen süreler,tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.
Beyana dayalı tarhiyatta kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri
İkmalen resen veya idarece yapılan tarhiyatta vadesi mali tatile rastlayan vergi,resim ve harçlar ile vergi cezaları karşı uzlaşma talep etme veya cezada
Tarh edilen vergilere ve/veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler
Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilşkin süreler
4.Süreleri uzatan özel durumlar :Mücbir sebep niteliğinde olmasa bile, zor duruma düşmeleri nedeniyle vergi ödevlerini yerine getiremeyenlere Maliye Bakanlığınca kanuni sürenin bir katını aşmamak üzere uygun bir süre verilebilir.

ÜNİTE 9
Vergi Borcunun Sona Ermesi

Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesiyle devletle kişilerarasında kurulan vergi ilişkisi vergi borcunun ortadan kalkmasıyla sona erer. Vergi borcunun en doğal sona erme biçimi,vergi borçlusunun kendi rızasıyla vergisini ödemesidir.Ancak vergi hukukunda borç ilişkisi sona erdiren tek sebep ödeme değildir.Vergi borcunu ödeme dışında;
Takas
Zaman aşımı
Terkin
Vergi affı ile de sona erer.
ÖDEME
Ödeme vergi borcunun kanuna uygun olarak yerine getirilmesidir.Ödeme eyleminin vergi yönetimim bakımından görünümünü tahsil sözcüğüyle ifade edilir.Nitekim vergi usul kanununda verginin tahsili kanuna uygun surette ödenmesidir.Ülkeyi terk etme ölüm gibi mükellefiyeti ortadan kaldıran durumlarda beyan üzerine tarh olunan vergiler beyanname süresi içinde ödenir.

TAKAS
Takas vergi borcunun Tahsil aşmasıyla ilişkindir.
İki kişi arasında ki aynı cinsten karşılıklı borçların tek taraflı bir beyanla borçlardan küçük olanı miktarınca sona erdirilmesidir.
Takas için karşı tarafın onayına gerek duyulan haller,
• Devlet lehine kamu hukukundan doğan alacaklar
• İl idaresi lehine kamu hukukundan doğan alacaklar
• Köyler lehine kamu hukukundan doğan alacaklar
• Kamu hukukundan doğan alacaklar
Takas için karşı tarafın onayına gerek olmayan hal:Özel hukuk ilişkisinden doğan karşılıklı ve muaccel iki alacak
Bir vergi borcunun çeşitli nedenlerle terkin edilmesi mümkündür. Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda doğal afetler nedeniyle varlıklarını kaybeden kişilerin borçlarının hangi koşullarla terkin edileceği özel olarak düzenlenmiştir.
ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı vergi hukukunda önemli bir kurum olup; Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da da düzenlenmiştir. Zamanaşımı kurumu vergi alacağını ve vergi borcunu sona erdiren nedenler arasında sayılmaktadır.
Zamanaşımı, alacağın doğumunu takip eden ve kanunla belirlenmiş süre içinde alacaklının alacağını istememesi ya da alacağını tahsil etmek için borçluyu dava etmemesi nedeniyle alacak hakkını isteme ve dava açma hakkının ortadan kalkması şeklinde tanımlanabilmektedir
Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar.’
Vergi Hukukunda Zamanaşımı Türleri
• Tarh (Tahakkuk) Zamanaşımı:Vergi Usul kanunu ile düzenlenmiştir.Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren beş yıl geçtikten sonra vergi yönetiminin vergi tarhı ettirme yetkisinin sona erdirmesidir.
• Zaman aşımı durması:Kanunda öngörülen bir sebep dolayısıyla durduğunda durma anına kadar işlemiş süre zamanaşımının hesabına dikkate alınır.
• Tahsil Zamanaşımı:Amme alacaklarının Tahsili usulü hakkındaki kanunda düzenlenmiştir.
Alacağın vadesinin rastladığı yılı izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilememesi dolayısıyla borcun sona ermesidir.
Tahsil zaman aşımını süresini durduran sebepler ;
• Vergi mükellefiyetinin yabancı bir ülkede bulunması
• Hileli iflas etmesi
• Terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan bulunmaması
Tahsil zaman aşımını kesen sebepler;
• Ödeme
• Haciz uygulaması
• Ödeme emri tebliği
• Mal bildirimim
• Kamu alacağının teminata bağlanması
• Yargı organlarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi
• Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilât
Zamanaşımı süresi, kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye başlar. Örneğin,vade tarihi 20.09.1998 olan bir vergi alacağı için 15.06.2000 tarihinde bir ödeme emri tebliğ edilirse 1.1.2001 tarihinden itibaren beş yıllık yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.
TERKİN
Belli hukuki sebeplere dayanılarak vergi alacağının ve cezalarının idari işlemle silinmesidir. Terkin işleminin bir sonucu olarak vergi borcunun ortadan kalkması ,bu kurumun vergi aflarıyla karşılaştırılması ve ikisi arasında bazı paralellikler kurulmasına yol açmıştır.
Doğal afet nedeniyle terkin:
-Doğal afetler nedeniyle (1/3’ünü yitirmiş ise)
-Yargı kararına itsinden terkin
-Tahsil imkansızlığı nedeniyle terkin (8 ytl dahil)
-Vergi hatalarının düzeltilmesi nedeniyle terkin
-Tahakkuktan vazgeçme nedeniyle terkin (14 YTL yi aşmaması halinde)
VERGİ AFLARI
Vergi affı denildiğinde münhasıra asli vergi borcunun affı kastedilmez.İfade edinmek istenen en genel anlamıyla vergi hukukunda aftır.
Vergi aflarının temelleri
Vergi affı uygulamalarının temelinde siyasi, idari, mali ve ekonomik nedenler yatmaktadır. Uygulama sıklığı açısından vergi aşarına ceza hukuku anlamındaki aşardan daha fazla başvurulmaktadır.
Vergi afları genel olarak vergi toplamayı kolaylaştırmak amacıyla çıkartılır vergigelirlerinde artış hedeflemeyen vergi afları istisnai uygulamalardır.
BİR VERGİ UYGULAMASININ BAŞARILI OLMASI İÇİN GEREKLİ TEMEL KOŞULLAR
Bir vergi affı uygulamasının başarılı olabilmesi için bazı koşullara uyulması gerekir. Ancak, vergi aşarının yapısındaki belirsizlik nedeniyle bu koşullara uyulması da başarıyı garanti etmez. Bu koşullar şunlardır:
- Vergi affı bir kereye özgü olmalı: Vergi aflarına sık sık başvurulmamalıdır.
Vergi aflarına sık sık başvurulması yeni af beklentilerine yol açar. Buda vergi kanunlarının etkinliğini azaltır.
- Af,vergi sisteminin güçlendirici önlemlerle eşzamanlı yürütülmelidir:Vergi afları , tek başına değil vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eşzamanlı yürütülmelidir.
- Sağlanacak bağışıklıklar affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır.
- Af dönemi ne çok kısa, ne de gereğinden uzun olmalıdır.
- Affın tanıtılmasına ve halkla ilişkilere önem verilmelidir

ÜNİTE 10
VERGİ DENETİMİ

Denetim işlevini yerine getirenlere denetçi denilmektedir.
Vergi Denetiminin Amacı,
Vergi Denetiminin Amacı, bir yandan vergi idaresini düzenli ve mevzuata uygun bir şekilde çalışmaya yönlendirmek; diğer taraftan da mükellefleri doğru bildirimde bulunmaya yönelterek vergi kaybını önlemektir. Vergi denetiminin bu dar amacı dışında mali, ekonomik ve hukuki amaçları da bulunmaktadır.
Mali Amaçlar:Vergi denetiminin doğrudan ve özellikle dolaylı fonksiyonları devlete mali imkanlar sağlayacaktır.
Ekonomik amaçlar:
Hukuki amaçlar
DENETİM TÜRLERİ
Denetim türleri
Mali tabloların türleri: İşlemeyle ilgili mali nitelikteki işlemlerin tanımlanması kaydedilmesi sınıflandırılması ve bunların özetlenmesi muhasebenin birinci işlevi olarak ortaya çıkmaktadır.Mali tablolar işletme dışına işletmeyle ilgili mali bilgi sunmanın temel araçlarıdır ve işletmenin mali durumu ve faaliyet sonuçlarının para birimi olarak gösterir.
Uygunluk denetimi:İşletme yönetimim konulmuş olan bu politikalara ve kurallara örgüt bölümlerince uyulup uyulmadığını belirlemek amacıyla denetim yapılmasının isteyebilir.
Faaliyet denetimi:İşletmenin faaliyetlerinin sistematik bir biçimde incelenerek bu faaliyetler için kullanılan kaynakların etkinlik ve verimliliğe ilişkin sonuçların saptanmasıdır.
İç Denetim:İç denetimin amaçları;İşletme faaliyetlerinin etkinliğinin saptanması,Muhasebe kontrollerinin sağlıklı bir şeklide yapılması,Elde edilen bilgilerin doğruluğunun araştırılması,Uygulayıcıların yaptıkları işlerin etkinliğinin saptanması
Dış denetim: İşletme dışı kişiler tarafından yapılan bir denetimdir.
BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM: Bağımsız dış denetim işletmenin talebi doğrultusunda işletme dışındaki serbest denetçiler yada denetim kuruluşları tarafından yapılan bir denetim işlemidir. Bağımsız dış deneticiler şirket hesaplarının gözden geçirerek Uluslararası muhasebe standartlarına Sermaye Piyasası Kurulu Mevzuatı yada Türk Vergi Usul Kanunları çerçevesinde genel kabul görmüş denetim standartlarına uygun olarak şirketin mali tablolarını karşılaştırmalı olarak denetler ve şirket yöneticilerine detaylı bir rapor hazırlar
KAMU DENETİMİ: Kamu organlarınca yürütülen denetimdir.Kamu denetimim görev ve yetkilerini kanunlardan alan ve kamu adına kamunun ihtiyaçlarına cevap vermek üzere denetim yapan kişilerce gerçekleştirilen mali tablo uygunluk ve faaliyet denetimlerinin açıklar.
YOKLAMA:
Vergi kanunları uygulanması için mükellef ve vergi sorumlularıyla ilgili maddi olayların vergi dairesi yetkili elemanlarınca araştırılması ve tespit edilmesidir.
Mükellefin;
*Yoklamaya yetkili memurların günlük hâsılatı tespit etme yetkileri vardır.
*Ödeme kaydedici cihazların usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığı tespit edilir.
*Vergi dairesi müdürleri ve yoklama memurları tarafından yapılır
*Vergi levhası asılıp asılmadığını kontrol eder.
TEFTİŞ
Vergi yönetimine yönelik bir denetim türüdür.Vergi mükellefleri dolaylı olarak denetlenmektedir.
Hiyerarşik amirler tarafından yapılabilir.
Teftiş elemanları tarafından yapılabilir.
Hiyerarşik amirler tarafından yapılan teftiş sözlü olur.
Teftiş elemanları tarafından yapılan teftiş sonrasında gerekirse fezleke düzenlenir.
İNCELEME
Vergi incelemesinin amacı vergi kanunlarına göre ödenmesi gereken vergilerin daraltma yönteminde hiç bir sınır tanımaksızın her şekilde doğruluğunun araştırılması ve tespit edilmesidir.
Vergi incelemesine yetkili olanlar,
*Vergi dairesi müdürü
*İlin en büyük mal müdürü
*Hesap uzmanları
*Hesap uzman yardımcıları
VERGİ REVİZYONU
Biri işletmenin ekonomik ve mali yapısının faaliyet ve işlemleriyle bunlara ilişkin kayıtların sistemli bir şekilde ve eleştirel bir yaklaşımla incelenmesi olarak tanımlanabilir.
• Vergi kanunlarına göre yapılan bir denetim türüdür.
• Vergi revizyonunda servet öğeleri inceleme kapsamına alınmaz
• Hata revizyonu,hile revizyonu ve kanuni ölçülere uygunluk revizyonu olmak üzere üç şekilde uygulanabilir.
• Vergi revizyonunun amacı işletme organizasyonu teknolojisi ve muhasebesi üzerinde çalışarak ve işletmeyle ilgili olayların ve bunların sonuçlarının önceden belirlenmiş ilke ve kurallara uygun olarak belirlemektir
DENETİM STANDARTLARI
Çağdaş anlamda denetim ilk defa İskoçya’da uygulanmaya başlanmıştır. 1854 yılında İskoçya’da kurulan İskoç Sertifikalı Muhasebeciler Enstitüsü (ICAS) ile 1880 yılında kurulan İngiltere ve Gal Memleketi Sertifikalı Muhasebeciler Enstitüsü (ICAEW) muhasebe
denetiminin diğer ülkelerde de benimsenip gelişmesinde örnek rol oynamıştır. Büyük
Britanya’dan ABD’ne göç eden muhasebeciler 1887 yılında Amerikan Kamu
Muhasebecileri Birliğini kurmuşlardır. Bu kuruluş bugünkü Amerikan Sertifikalı
Kamu Muhasebeciler Enstitüsünün (AICPA: American Institute of Certified Public
Accountants) çekirdeğini oluşturmuştur.
Benzer biçimde Almanyada
GENEL STANDARTLAR
Denetçinin niteliğini belirleyen standartlardır. Genel Standartlar, denetçinin sahip olduğu uzmanlık bilgisini ve deneyimini bağımsız bir yaklaşımla, denetim uygulamalarının başından sonuna kadar yansıtmasını ve mesleki kurallardan, standartlardan ayrılmamasını ön koşul olarak ortaya koymaktadır.
-Bu yönüyle Genel Standartlar, kaliteli bir denetim için muhasebe denetçisinin sahip olması gereken kişisel özellikleri ile denetim uygulamalarındaki tutum ve davranışların genel çerçevesini belirlemektedir.
AICPA Tarafından konulan genel standartlar;
• Eğitim ve Yeterlilik Standardı:
-Denetim faaliyetleri yeterli teknik bilgi, deneyim ve uzmanlığa sahip kişilerce gerçekleştirilmelidir.
-Mesleki eğitim ve yeterlilik, muhasebe mesleğinin yürütülmesi için gerekli olan meslek bilgisi ve bu bilgiye sahip olduğunu kanıtlayan belgenin (diploma,sertifika…) yanı sıra, oldukça karmaşık ve çok taraflı bir çıkar ilişkisine karşı hakemlik rolünü üstlenecek kişinin (denetçi) güvenilirliğini pekiştirecek denetim bilgisi ve deneyime sahip olmayı ifade eder.
-Denetçi sıfatını kazanabilmek için yani Yeminli mali Müşavir olabilmek için 10 yıl Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak fiilen çalışmış olmak, giriş sınavında başarılı olmak ve yasadaki metne uygun şekilde yemin ederek ruhsat almak gerekmektedir.
• Bağımsızlık Standardı:
-Denetim faaliyetinin her aşamasında denetçiler bağımsız davranmalıdır.
-Muhasebenin en temel kavramı sosyal sorumluluktur.
-Sosyal sorumluluk: Muhasebe ve denetim uygulamalarında belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesine sosyal sorumluluk denir.
-Yeminli Mali Müşavir unvanına sahip olmak için edilen yemin bağımsızlığı pekiştirici bir uygulamadır.
• Mesleki Dikkat ve Özen Standardı:
-Denetçinin mesleki dikkat ve titizliğinden anlaşılması gereken, denetim işinin alınmasından denetim raporunun hazırlanmasına ve denetlenen işletme ile ilgili bazı ticari sırların saklanmasına kadar, denetim uygulamalarının her aşamasında denetim standardına uygun davranılmasıdır.
Çalışma Alanı Standartları:
-Çalışma standartları, denetim kapsamı ve denetim işlemlerinin belirlenmesinden denetim bulgularının raporlanmasına kadar olan süreçteki uygulamaların ne şekilde olması gerektiğini belirleyen standartlardır.
a) Planlama ve Gözetim Standardı:
-Denetim faaliyeti yeterli bir şekilde planlanmalı ve varsa denetçi yardımcıları uygun şekilde gözetlenmelidir.
-Planlama bilgileri eğer varsa önceki çalışma kağıtlarından, denetlenecek işletmelerin faaliyet konusu ile ilgili yayınlarından, müşteri işletmeye yapılan ziyaretlerden ve işletme yönetimi ile görüşmelerden elde edilir.
-Denetçi ekibinin neyi ne zaman nasıl yapacağı konularında karar verme yetkisi baş denetçiye aittir. Bu nedenle baş denetçi, yardımcılarını sürekli olarak gözlemlemelidir.
b) İç Kontrolün İncelenmesi Standardı:
-İç kontrol, işletme yönetiminin sorumluluğunda işletme varlıklarının korunmasını, finansal raporlamanın güvenilirliğini, faaliyetlerin etkinliğini ve işletme personelinin yasalara, politikalara ve kurallara uygun davranmasını sağlamaya dönük bir süreçtir.
-Denetim faaliyetinin planlanması ve yapılacak testlerin niteliğinin, tamamlanmasının ve kapsamının belirlenebilmesi için işletmenin iç kontrol sistemi incelenmeli ve değerlendirilmelidir.
-Güçlü bir iç kontrole sahip işletmelerde denetim kapsamı daha dar tutulur, denetim süresi kısalır, denetimde daha az personelden yararlanılır ve daha az kanıtla yetinilir.
c) Kanıt Toplama Standardı:
-İncelenen mali tablolar hakkında bir görüşe ulaşılmasına yardımcı olması bakımından, gözlem, soruşturma, doğrulama gibi denetim tekniklerini kullanarak yeterli sayı ve güvenilirlikte kanıt elde edilmelidir.
-Ne kadar kanıtın toplanacağı kararı denetçiye aittir.
-Denetçi, denetlenen işletmenin iç kontrol sistemine ve incelenen mali tablo kaleminin durumuna göre ne büyüklükte kanıt toplayacağını kararlaştırır.
-Toplanan kanıtların yeterliliği kadar kalitesi de önemlidir.
-Kanıtın kalitesini belirlemede Geçerlilik,Nesnellik, Süreklilik ve Zamanlılık ölçütleri kullanılır.
-Birden fazla denetçinin görüşüne aynı yönde etki eden kanıtların nesnel (objektif) kanıt olduğu kabul edilir.
Raporlama Standartları:
-Denetim raporu, mali tablolar üzerinde bir uzmanın inceleme yaptığını gösteren tek kanıttır.
-Denetim raporu denetim sürecinin tümünde mali tablolarla ilgili olarak oluşan denetçi kanaatini çok kısa, yalın,anlaşılır bir dille ve ayrıca bir yorum gerektirmeyecek şekilde açıklamalıdır.
a) Uygunluk Standardı:
-Denetim raporunda incelenen mali tabloların Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri’ne uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı bildirilmelidir.
-Denetçi bu konudaki görüşünü açıkça belirtmediği takdirde işletmenin mali tablolarının Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri’ne uygun düzenlenmiş olduğu varsayılır.
b) Tutarlılık Standardı:
-Denetim raporunda, incelenen dönemde geçerli olan muhasebe politikalarının ve yöntemlerinin önceki dönemde de aynen uygulanıp uygulanmadığı belirtilmelidir.
-Muhasebenin uygulama yöntemlerinin sık sık değiştirilmemesi gerekir.Eğer bir değişiklik yapılması gerekiyorsa, bu değişikliğin ne anlama geldiği,etkileri ve sonuçları ile birlikte önceki durumla kıyaslanarak açıkça ortaya konulmalıdır.
c)Yeterli Açıklama Standardı:
-Denetim raporunda aksi belirtilmedikçe, incelenen mali tabloların eklerinde yer alan açıklayıcı bilgilerin (dipnot) yeterli olduğu kabul edilir.
d)Görüş Bildirme Standardı:
-Denetim raporunda, denetim faaliyetinin sonucunu ortaya koyacak şekilde mali tabloların bütünü ile ilgili bir yargıya ulaşılmalı ve bu görüş olumlu, olumsuz şartlı olarak açıklanmalıdır.
-Görüş bildirmekten kaçınılacaksa bu durumun nedenleri ayrıntılı olarak raporda yer almalıdır.
-4 farklı görüş açıklama olanağı vardır bunlar:
Olumlu Görüş
Olumsuz Görüş
Şartlı Görüş
Görüş Bildirmekten Kaçınma
ÜLKEMİZDE UYGULANAN MESLEK YASASI
Ülkemizde işletmelerle faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetleme ve değerlendirme ye tabi tutarak,gerçek durumunu ilgililerin ve resmi mercilerin yararına tarafsız biçimde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmek ve Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik meslekleri ve hizmetleriyle bu mesleklere ilişkin odaların kurulması amacıyla 1989 yılında 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik,Serbest Muhasebecilik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu çıkartılmıştır.
MUHASEBECİ VE MALİ MÜŞAVİRLERİN GÖREV ALANI
*Gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin, genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerinin tutmak
*Bilanço, kar-zarar tablosu ve beyannameleriyle diğer belgelerinin düzenlemek
*Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik muhasebe finans mali mevzuat ve bunların uygulanmalarıyla ilgili işlerinin düzenlemek yada bu konularda müşavirlik yapmak
*İşletmelerin belge ve mali tablolarına dayanarak inceleme tahlil denetim yapmak
*Mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda görüş vermek, rapor ve benzerini düzenlemek,tahkim,bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak.
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR
Yeminli mali müşavir yukarıda açıklanan işlemlerden defter tutmak ve mali tablolar düzenlemek dışında serbest muhasebeci ve mali müşavirler için belirlenen diğer faaliyetleri yürütürler .Muhasebeyle ilgili defter tutmazlar,muhasebe bürosu açamazlar muhasebe bürosuna ortak olamazlar.
Yeminli mali müşaviri serbest muhasebeci ve mali müşavirden ayıran en önemli öğe Yeminli mali müşavirlerin tasdik yetkilerin bulunmasıdır.
MESLEK ÜYESİ OLABİLMEK İÇİN ŞARTLAR,
GENEL ŞARTLAR
• Tc Vatandaşı Olmak
• Kamu haklarından mahrum olmamak
• Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması
• Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis yada 5 yıldan fazla hapis,zimmet dolandırma,rüşvet,hırsızlık,sahtecilik,inancı kötüye kullanma ,dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlara kaçakçılık suçları,resmi ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma yada devlet sırlarını açığa vurma,vergi kaçakçılığı suçlarından hüküm giymemiş olması
• Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumlarda bulunması
ÖZEL ŞARTLAR
• Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olmak için bireylerin Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı Yükseköğretim Kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer yükseköğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak.
• En az üç yıl staj yapmış olmak
• Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik sınavını kazanmış olmak
• Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavında başarılı olduktan sonra yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olanlarda, serbest muhasebeci mali müşavirlik sınavını kazanmış olma şartı aranmaz.
• Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ruhsatını almış olmak

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR OLABİLMEK İÇİN,
• En az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavirlik yapmış olmak,
• Yeminli mali müşavirlik sınavını vermiş olmak,
• Yeminli mali müşavir ruhsatını almış olmak,

ÜNİTE 11
GENEL OLARAK SUÇ VE CEZA
Pozitif hukuka göre suç, cezai müeyyide ile korunan normlara uymama şeklinde tanımlanmaktadır. Ceza ise suç işleyen kimse hakkında, toplum adına düzenlenerek uygulanan kanuni müeyyidedir. Ceza hukuku anlamında bir fiilin suç sayılabilmesi için kanunda açık bir şekilde belirtilmiş olması ve karşılığında da bir cezanın konmuş olması gerekir.
VERGİ SUÇ VE CEZASI KAVRAMI
Vergi suçu:Vergi mükellefi yada vergi sorumlusu yada vergilendirme işlerinde görevli olanların,vergi kanunlarında öngörülen mükellefiyetlere ve ödevlere aykırı davranışlarla Hazine menfaatlerini ihlal eden kamu düzenini bozan fikirlerdir.
Vergi Cezası:Vergi suçu işleyen kişilere uygulanan ve onları bazı yoksunluklara sokan yaptırımlardır.
Vergi suç ve cezaya ilişkin kurallar esas olarak vergi usul kanununda düzenlenmiştir.
Bunun ile birlikte ceza hukuku ilkelerde göz önünde bulundurulmaktadır.
TÜRKİYEDE VERGİ SUÇ VECEZALARI
Vergi suç ve cezaları,idari vergi suç ve cezaları ve ceza hukuku anlamında vergi suç ve cezaları olmak üzere iki başlık altında ele alınmaktadır.
İdari Vergi Suç Ve Cezaları
İdari vergi suçalrı vergi idaresi tarafından işdari usullerle uyularak cezalandırılan suçları ifade eder.
Vergi usul kanununun vergi suçu olarak düzenlediği bir kısım filer idare tarafından tespit edilip yatırımları idare tarafından uygulanır.
VERGİ ZIYAİ(KAYBI )Suçu
Mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.
Vergi Ziyaı suçunun unsurlarını su şekilde belirtmek mümkündür;
• Vergilendirmeyle ilgili ödevleri zamanında yerine getirmemek,
• Vergilendirmeyle ilgili ödevleri eksik yerine getirmek
• Gerçeğe aykırı beyanlarla verginin eksik tahakkuk ettirilmesine neden olmak
• Haksız yere veri iadesine neden olmak
b. Vergi Ziyaı Suçunun Cezası
Vergi Ziyaı suçu isleyenlere vergi Ziyaı cezası kesilir. Vergi Ziyaı cezası, ziyaa ugratılan
verginin bir katıdır. Baska bir ifadeyle vergi ziyaına neden olanlara, ziyaa ( kayba )
uğrattıkları vergi miktarı kadar ceza kesilir.
USULSÜZLÜK:
Vergi kanunlarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uyulmasına usulsüzlük denir.
Usulsüzlük türleri ve cezaları
Vergi kanunlarının şekle ve ilişkin hükümlerine uyulması zorunludur.
Bu hükümlere aykırı hareket edilmesi, vergi kaybı doğmasa bile usulsüzlük fiilini oluşturur ve usulsüzlük cezası uygulanması gerektirir. VUK usulsüzlük fiillerini iki grupta düzenlemiştir
1.GENEL USULSÜZLÜK
Genel ousulsüzlük fiilleri vuk 352 .madeesine işlenen fiilin 352.maddesinde işlenen fiilin niteliğine göre iki grupta toplanmıştır.
Birinci derece usulsüzlükler
Aşağıdaki fiililerden herhangi birinin işlenmiş olması halinde birinci derecede usulsüzlük suçu gerçekleşmiş olur
• Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması
• Vergi Usul Kanunua göre tutulması zorunlu defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması
• Defeter kayıtlarının ve bunlarla ilgili belgelerin doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksak,usulsüz yada karışık olması,
• Çiftçiler tarafından 245.madde hükmüne göre muhtar ya da ihtar heyetlerince yapılan davete süresince icap edilmemesi
• Onayı mecburi olan defterlerden herhangi birinin onay işleminin yaptırılmamış olması
• Diğer ücretler üzerinden salınan gelir vergisinde,tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemmiş olması
• Veraset ve İntikal Vergisi beyannamesinin V.U.K’nun 342.maddesinde belirtilen süre içinde verilmiş olması,birinci derece usulsüzlük suçlarının oluşturur.

İkinci derece usulsüzlükler
Aşağıdaki fiillerle işlenene ikinci derecede usulsüzlük suçlarıdır;
• Veraset ve İntikal Vergisi beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak 342.maddenin birinci fıkrasında belirtilen süre içinde verilmiş olması,
• Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde ya da kanunda istenen bilgileri içererek doğru bir şekilde yapılmaması,
• Vergi kanunlarında yazılı bildirimlerin zamanında yapılmış olması(İşe başlamayı bildirmek hariç)
• Vergi karnesinin,süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması,
• Onayı zorunlu defterlerden herhangi birinin onay işleminin süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması,
• Vergi beyannameleri, bildirimler,evrak ve belgelerin kanunen belli şekil ve içerik ve ekleriyle bu kanunda yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması
• Hesap ve işlemlerin doğruluk ya da açıklığını bozmamak koşuluyla bazı evrak ve belgelerin bulunmaması ya da ibraz edilmemesi

Özel Usulsüzlük Suçları ve Cezaları
Özel usulsüzlüklere ilişkin hükümler bütün vergilere değil,sadece vergi yada olaylara uygulanmaktadır
Özel usulsüzlük fiilleri üç gruba ayrılarak incelenmektedir;
Birinci Gruba giren usulsüzlükler
Fatura ve benzeri belgelerin verilmemesi ve alınmaması ile diger sekil ve usul
hükümlerine uyulmaması.
Bu baslık altına giren suç ve cezalar şunlardır:
1. Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ve serbest meslek makbuzlarının
verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen bu belgelerde gerçek tutarların
gösterilmemesi.
2. Perakende satış fişi, giriş ve yolcu tasıma bileti, sevk irsaliyesi, yolcu listesi, günlük
müşteri listesi gibi belgelerin düzenlenmemesi veya gerçeğe aykırı miktarlar üzerinde
düzenlenmesi.
3. Tüketicilerin fatura ve benzeri belge almamaları
4. İşlemlerin zamanında defterlere kaydedilmemesi, defterlerin işyerinde
bulundurulmaması ve vergi levhası asılmaması
5. Muhasebe standartlarına ve tek düzen hesap planına uymayanlara 2.900 YTL özel
usulsüzlük cezası kesilir.
6. Vergi kimlik numarası kullanmadan işlem yapmak.
7. Belge basımı ile ilgili bildirim görevini yerine getirmeyen matbaa isletmelerine 460
YTL özel usulsüzlük cezası kesilir.
8. Vergi kimlik numarası kullanma mecburiyeti işlemlerin bildirilmemesi.
9. Vergi yoklaması yapan memurların dur ikazına uymayanlara 460 YTL özel usulsüzlük
cezası kesilir.
İkinci Gruba giren usulsüzlük cezaları
Damga Vergisinde Özel Usulsüzlük Suçu ve Cezası:Bu maddelerde Damga vergisinin zamanında yada usulüne göre ifa edilememesi pulların kanuna uygun olarak iptal edilmemesi halinde ödenecek cezalarla
Üçüncü Grup Usulsüzlük cezaları
Bilgi vermekten çekinenlere, defter ve belgelerle diğer kayıtlarına ibraz etmeyenlere,
inceleme elemanlarına yardım etmeyenlere ve VUK’ un Maliye Bakanlığı’na verdiği
yetki çerçevesinde öngörülen diğer ödevleri yerine getirmeyenlere ( kamu idare ve
müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyenler dâhil ) uygulanacak özel
usulsüzlük cezaları
CEZA HUKUK ANLAMINDA VERGİ SUÇVE CEZALARI
Kamusal nitelik taşıyan ceza hukuku anlamında vergi suçları kamu düzenini bozucu nitelikteki fiillerin ortaya çıkardığı suçlardır.Vergi usul kanununda ceza hukuku anlamında vergi suçları kaçakçılık,vergi mahremiyetinin ihlali ve mükelleflerin özel işlerini yapmak
Kaçakçılık
Vergi kaçırma amacına yönelik fiiller; kaçakçılık suçunu oluşturur.Kaçakçılık suçunu oluşturan fiillerin bir kısmı ceza hukukundaki suç tanımına dayanılarak hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılır ve bu ceza para cezasına çevrilemez.
Vergi kanunlarına göre tutulan yada düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti buluna
• Devlet ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması sahte isimlerle hesap açılması yada işlemlerin vergi matrahını azaltacak şekilde tamamen yada kısmen başka defter,belge ve diğer kayıt ortamlarına aktarılması
• Defter,kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi yada gizlenmesi,muhafiyatını itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi yada bu belgelerin kullanılması
Vergi kanunlarına göre tutulan yada düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyetini bulması
Defter,kayıt ve belgelerin yok edilmesi yada değiştirilmesi,sahte belge düzenlenmesi yada belgelerin kullanılması
Maliye Bakanlığı ile anlaşılması olmadığı halde belge basımı,sahte belge basılması yada bu belgelerin kullanılması
Vergi Mahremiyetinin İhlali
Vergi mahremiyetinin ihlali, görevden doğan bir vergi suçudur. VUK’ un 362. maddesine
göre, “Bu kanunda yazılı vergi mahremiyetine uymaya mecbur olanlardan, bu mahremiyeti
ihlal edenlere TCK’nin 198. maddesinde yazılı hapis cezasının iki katı hükmolunur. Bu ceza
iki aydan az olamaz. Suçları tekerrür edenler, bir daha devlet hizmetinde kullanılmazlar.”
Buna göre, aşağıda yazılı kimseler görevleri dolayısıyla, mükellefin ve mükellefle ilgili
kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, islerine, isletmelerine, servetlerine
veya mesleklerine ilişkin olarak, öğrendikleri sırları veya gizli kalması gereken diğer
hususları ifsa ( sırrı açıklamak ) edemez ve kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına
kullanamaz.
Vergi mahremiyetine uymak zorunda olanlar şunlardır:
_ Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğrasan memurlar
_ Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’da görevli olanlar
_ Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler
_ Vergi islerinde görev alan bilirkişiler.
Mükelleflerin Özel İslerini Yapma Suçu ve Cezası
Vergi hukukunda görevden doğan suçların bir diğeri, mükellefin özel isini yapma suçudur.
Vergi idaresinde görev yapan memurlar ile vergi yargısında görevli olanlar, mükelleflerin,
vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel islerini ücretsiz de olsa
yapamazlar.
VERGİ CEZALARININ UYGULANMASINDA GENEL CEZALAR
Vergi Ceza Sorumlusu
Vergi Usul Kanunu gerçek ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı olmak üzere vergi sorumlusu konusu düzenlenmiştir.
• Gerçek kişilerin Vergi ceza sorumluluğu
• Tüzel kişilerin vergi ceza sorumluluğu
• Suçların ve Vergi ceza sorumluların çokluğu
• Suçların Çokluğu
1. Birleşme: Suçlarda birleşme, bir fiile bağlı olarak birden fazla suçun ortaya çıkması veya birden fazla fiile bağlı olarak aynı nitelikte ya da farklı nitelikte suçların islenmesi durumunda verilecek cezanın belirlenmesi meselesidir.
Vergi Usul Kanuna göre birleşme şekilleri aşağıdaki gibidir:
a) Tek Fiil ile Çeşitli Vergilerin Ziyanına neden Olmak
b) Tek Fiil ile Vergi Ziyai ve Usulsüzlük Suçlarının Birlikte _slemesi
c) Ayrı Ayrı Fiillerle Birden Fazla Vergi Suçu islemesi
2.İstirak:Vergi suçlarında iştirak, birden fazla kişinin kaçakçılık sayılan bir fiili, herhangi bir maddi menfaat gözeterek ya da gözetmeden birlikte islemesidir.
3. Azmettirmek:Suça azmettirmek ya da teşvik etmek, bir suçu islemesi için telkinde bulunmak ya da karar
verdirmek anlamına gelir. Kaçakçılık suçunu islemeye azmettirenlere, suçu isleyenlere verilen
cezanın aynısı uygulanır.
3. Tekerrür:Tekerrür, daha önce işlenmiş olan herhangi bir suçun belli bir süre içerisinde yeniden islenmesi, yani tekrarlanması halinde, cezanın arttırılması sonucunu doğuran bir nedendir.
Buna göre, tekerrür nedeniyle vergi cezalarının arttırılabilmesi için, vergi ziyaı suçlarının beş yıl; usulsüzlük suçlarının ise, iki yıl içerisinde tekrar islenmesi gerekmektedir.
Vergi Cezalarının Sona Ermesi
1. Ödeme
Vergi cezaları; cezaya karsı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa, dava açma süresinin
bitimi tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenir.
2.Yanılma
Vergi Usul Kanununun 369.maddesi yetkili makamların mükelleflerin kendisine yazıyla yanlış açıklamada bulunmuş olmaları yada bir hükmün uygulanması konusunda,yetkili makamların,görüş ve düşüncelerini değiştirmiş yada bu hükme ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde,vergi cezası kesilmeyeceğini hükme bağlamıştır.
3. Pişmanlık
Pişmanlık vergi suçlarını ortadan kaldıran önemli bir nedendir. Pişmanlığın en önemli sonucu
vergi suçlarını ortadan kaldırmasıdır.
4. Ölüm
Ölüm, cezaların kişiselliği ilkesi sonucu, vergi cezasını ortadan kaldırır. Ancak, vergi borcu
ile varsa gecikme zammı, ölümden sonra mirası reddetmemiş mirasçılara geçer. Dolayısıyla
ölüm sadece para ve hapis cezalarını ortadan kaldırır.
5. Mücbir Sebepler
VUK’ ta yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin meydana geldiğinin belgelendirilip, ispat
edilmesi halinde vergi cezası kesilmez.
6. Zamanaşımı:Ceza zamanaşımı kanunda yazılı sürenin geçmesiyle devletin cezalandırmak hakkını düşüre bir durumdur.Vergi cezalarında,ceza kesmede ve ceza tahsilinde olmak üzere iki tür zamanaşımı söz konusudur.Vergi Usul Kanununun 374.maddesinde ceza kesmede zaman aşımı,cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın başından başlayarak vergi ziyanda 5 yıl,usulsüzlükle 2 yıl ve özel usulsüzlükte 5 yıl geçtikten sonra cezaların kesilemeyeceğini öngörmüştür.
VERGİ CEZALARINDA YAPILAN HATALAR
Uygulamada kanunların çok sık değişmesi nedeniyle gerek vergi asıllarında gerekse vergi cezalarında hata yapılabilir.Vergi kanunlarının yanlış ve değişik anlaşılmasından doğan hatalar,yargı organlarınca düzeltilir.Diğer hatalar işlem hatalarıdır ve vergi daireleri tarafından düzeltilir.
AF
Vergi cezalarını ortadan kaldıran af durumunda ,yalnızca vergi cezalarının affı söz konusudur.1961 yılından başlayarak çıkartılan af kanunlarıyla vergi cezalarının belirli bir bölümü,belirli koşullarla affedilmektedir.En Son 2002
UZLAŞMA
Uzlaşma vergi uyuşmazlıkların idareyle mükellef arasında anlaşma yoluyla çözümlenmesidir.

ÜNİTE 12
VERGİ İCRASI
CEBRİ İCRA HUKUKU
Cebri İcra Hukuku:Borcunu ödemeyen borçluların mallarına zorla el konulmasına ve bunların paraya çevrilmesine ilişkin kuralları düzenleyen hukuka genel olarak verilen isimdir.
Vergi İcra Hukukuevletin (ve diğer kamu kuruluşlarının organlarının) kamu gücüne dayanan gelirlerinin (zorla) tahsilini düzenleyen bir vergi hukuku dalıdır.
VERGİ İCRA HUKUKU İLE CEBRİ İCRA HUKUKUNUN KARŞILAŞTIRILMASI
Cebri takip sürecinin biçimci yapısı ve son tahlilde her iki hukuk dalının da ödenmeyen bir alacağının zorla tahsil usullerine ilişkin olması nedeniyle; Vergi icra hukuku ile İcra iflas hukuku arasında bazı benzerlikleri bulunabilmektedir.Amme Alacakları Kanunu ile İcra İflas Kanunu hükümleri karşılaştırıldığında paralellikler hemen göze çarpar.Söz gelimi her iki hukuk dalında ödeme emri mal bildirimi gayrimenkul malların haciz ve satışı aciz hali gibi konularda benzer düzenlemelere gidilmiştir.
VERGİİCRA ÖRGÜTÜ
KAMU ALACAĞI KAVRAMI
Kamu Alacağı: Devletin yüküm yada borç ilişkisi sonucu idari işlemlerle sağladığı kamu geliridir.
Kamu hukukundan doğan alcak lar Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna Tabidir.
Ecrimsil:Bir malın sahibinin rızası dışında ve onun bu malı kullanmamakla bir söz konusu edilmeksizin bu maldan işgal,tasarruf yada her ne şekilde olursa olsun yaralanılması sebebiyle fuzuli şagil tarafından ödenen idarece talep edilen tazminattır.
KAMU ALACAĞININ ÖDENMEMESİNİN SONUÇLARI
Kamu borçlusu borcunu vadesinde ödemediği takdirde,kendiliğinden temerrüde düşmüş olur.
Temerrüt:Alacaklının alacağını teslimde,borçlunun da borcunu ifade direnmesi,geciktirmeye sebebiyet vermesidir.
Kamu alacağının vadesinde ödenmemesi borçlu bakımından iki önemli hukuki sonucun ortaya çıkmasına neden olur.Bunlardan ilki,vadesinde ödenmeyen kamu alacağı için gecikme zammının işlemeye başlamasıdır.İkinciyse,borçlunun rızasıyla ödenmeyen borç için cebri icra takibinin başlayabilmesidir.
Bunun Anlamı şudur:Eğer ödenmeyen kamu alacağı daha önceden teminata bağlanmışsa,alacaklı idare elindeki teminatı paraya çevirmek suretiyle kamu alacağını zorla tahsil da haciz yoluyla takip yapılması gerekecektir.
GECİKME ZAMMI UYGULANMASI
Gecikme Zammı: Kamu alacağının vadesinde ödenmemesi nedeniyle,vade tarihinden itibaren geciken her ay için belli bir oranda hesaplanan bir faizdir.
• Mükellefin ölümü halinde gecikme zammı düşmez
• Gecikme zammı oranı aylık olara belirlenmiştir.
• Gecikme Zammı uygulanmasında üst sınır yoktur
• Mükellefin ölümü halinde gecikme zammı mirasçılara geçer
• Gecikme zammı,vade tarihinden sonra ödeme yapmanın bir karşılığıdır.
• Amme Alacakları Kanununda düzenlenmiştir.
• Gecikme Zammı asıl alacağa bağlı fer’i bir alacaktır.
• Gecikme zammı uygulamasında ay kesirleri tam aya yükseltilemez
Gecikme Faizi: Bir verginin kanunda öngörülen normal tarh zamanı geçtikten sonra tarh edilmiş olması nedeniyle hesaplanan faizdir.
• Verginin kanunda belirlenen normal süre geçtikten sonra tarh edilmesinin karşılığıdır.
• Vergi Usul Kanunda düzenlenmiştir
• Sadece Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergilere uygulanan bir yaptırımdır.
• Hazinenin zararını geriye dönük olarak gidermemek gibi bir işlevi vardır.
Gecikme Zammı ile Gecikme Faizi Arasındaki Farklılıklar
Gecikme Zammı, tahakkuk ettiği ve vadesi dolduğu halde ödenmeyen vergi borçlarına, vadenin dolduğu tarihten itibaren uygulanan bir yaptırımdır. Diğer bi deyişle gecikme zammı, vade tarihinden sonra ödeme yapmanın bir karşılığıdır.
Gecikme faizi ise bir verginin kanunda öngörülen normal süre geçtikten sonra tarh edilmiş olmasının bir yaptırımıdır.
Gecikme Zammının Uygulanacağı Kamu Alacakları oranı ve hesaplanması
Gecikme zammı sadece vergi alacaklarına değil, vergi dışındaki diğer kamu alacaklarına da uygulanır.Gecikme zammı sınırlanmasında üst sınır yoktur.Diğer bi deyişle gecikme zammı miktarı alacağının aslını ne kadar aşmış olursa olsun borç ödeninceye kadar gecikme zammı uygulanmasına devam edilecektir.
Gecikme zammı uygulaması ilke olarak borç ödeninceye kadar devam eder. Ancak, yapılan ödeme, ödemenin yapıldığı tarihe kadar işlemiş olan gecikme zammıyla alacak aslını tümüyle karşılamaya yetmiyorsa ödenen miktar alacağın aslıyla gecikme zammı orantılı olarak mahsup edilir.
KAMU ALACAKLARININ CEBRİ İCRA YOLUYLA TAHSİLİ
Kamu alacağı, vadesi dolmasına karşın, borçlu tarafından ödenmemişse, alacaklı idare,cebri takip yoluyla tahsil etme yetkisine kavuşur.Diğer bi deyişle,cebri takibe geçmenin ön koşulu vadesini doldurmaktır.
Kamu alacağının cebri icra yoluyla takibinde;
• Haciz yoluyla takip
• Teminatın Paraya çevrilmesi yoluyla takip
• İflas yoluyla takip
HACİZ YOLU İLE TAKİP
Haciz: Ödeme emri gönderilmesine karşın, borcunu ödemekte direnen borçlunun mal bildiriminde gösterdiği yada tahsil dairesince saptanan borçlu yada üçüncü kişiler elindeki taşınır ve taşınmaz mallarıyla alacak ve haklarından alacağı karşılayacak miktarına el konulmasıdır.
Haciz yolu ile takip, kamu borçlusunun menkul ve gayri menkul mallarıyla alacak ve haklarına,kamu alacaklısı zorla el konularak,bunların satılarak paraya çevrilmesi yoluyla kamu alacağının tahsiline olanak sağlayan bir cebir takip yoludur.
• Haciz sırasında borçlunun hazır olması gerekmez
• Haciz sırasında borçlu yoksa,haciz tutanağının borçluya tebliği gerekir.
• Kilitli ve kapalı yerler zorla açtırabilir.
• Borçlunun menkul malları borç miktarınca haczedebilir.
Ödeme Emrinin Niteliği ve İçeriği
Ödeme emri,cebri icra sürecinin başlangıç noktasını oluşturur.Ödeme emri tebliğ edilmeden borçlu hakkında haciz işlemi yapılamaz.Ödeme emriyle kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere,7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiği bildirilir.
Ödeme emrine karşı dava açılması
Her türlü idari işleme karşı yolunun açık olması ilkesinin bir gereği olarak ödeme emirine karşıda dava açılabilir.
• Vergi borçlarına ilişkin ödeme emirlerinde,görevli mahkeme VERGİ MAHKEMESİDİR.
• Vergi dışında kamu alacaklarındaysa davanın İDARE MAHKEMELERİNDE açılması gerekir.
• Yetkili mahkemeyse ödeme emrini düzenleyen ve kamu borçlusuna tebliğ eden tahsil
İdaresinin bulunduğu yerdeki mahkemelerdir.
• Cebri icra takibinin süratle sonuçlandırılmasını sağlamak amacıyla, ödeme emrine karşı dava açma süresi genel dava süresinden kısa tutulmuştur.Bu süre,ödeme emrinin tebliğ edildiği günü izleyen günden itibaren 7 gündür.
• Kanunda söz edilen borcun zamanaşımına uğradığı iddiasıyla kastedilen tahsil zamanaşımıdır.
• Ödeme emrine karşı açtığı davayı kısmen yada tamamen kaybeden kamu borçlusu,ayrıca haksız çıktığı miktarın %10’u oranında haksız çıkma zammı ödemek zorunda kalır.Bu hükmün gerekçesi,yargı organlarının haksız yere meşgul edilerek,tahsil işlemlerindeki gecikmelerin önlenmesidir.
HACİZ UYGULAMASI
Ödeme emrine rağmen,7 gün içinde borcunu ödemeyen borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla alacak ve hakları haczedilir.
• Ödeme emri tebliği ile haciz başlamış sayılır.
Haciz sırasında şu hususların gözetilmesi gerekir
• Kanunla haczedilemeyecek mallar kapsamına alınmış mallar haczedilmemelidir.
• Kısmen haczedilecek gelirlerinde kanunun izin verdiği ölçüde haczedilmesi gerekir.
• Haczedilecek mallar seçilirken taşınması, muhafazası, paraya çevrilmesi en kolay olanlara öncelik verilmelidir.
Amme Alacakları Kanununda haciz uygulaması bakımından menkul ve gayrimenkul mallar için,bu malların özelliklerinden kaynaklanan farklı kurallara yer verilmiştir.
Menkul malların haczinde haczedilen malın değeri,haczi yapan memur tarafından belirlenir.İlke olarak menkul malların değerlendirilmesinde,bilir kişiye başvurma zorunluluğu yoktur.
Gayrimenkullerin haczi,tapu siciline işlenmek suretiyle yapılır.Gemilerin haczi de gemi siciline işlenir.Menkul mallardan farklı olarak haczedilen gayrimenkullerin değeri satış komisyonu tarafından belirlenir.
Satış ve Paraya Çevirme
Cebri icra takibinin son aşamasını haczedilen malların çevrilmesi oluşturur.Satış ilke olarak açık arttırma yoluyla yapılır.
Menkul Malların Satışı
Haczedilen menkul malların satışı, ilke olarak haczin yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren 3 ay içinde yapılır.Böylece,borçluya,malları satılmadan önce ödeyebilmesi için son bir imkan sağlanması olur.Üç ay içinde satış yapılmazsa ne olacağı konusunda bir hüküm bulunmaktadır.Menkul mallar yerinde yada başka yere götürüldüğü halde,yine satılmaz yada taşıma giderlerinin çokluğu yüzünden başka yere götürülmesi uygun görülmezse yukarıdaki 15 günlük sürenin bitmesinden itibaren 6 ay içinde pazarlıkla satılır.
Gayrimenkuller Malların Satışı
Gayrimenkuller,satış komisyonlarınca açık arttırmayla satılır..Satış komisyonu,il ve ilçelerde en büyük mal memurunun yada vekil olarak tayin edeceği kişinin başkanlığı altında,belediye meclisi tarafından,kendi arasından seçilmiş bir kişiyle alacaklı kamu idaresinin yetkili memurundan ve gayrimenkulün bulunduğu,yer tapu sicil muhafazasından oluşur.
Aciz hali
Yapılan takip sonucunda,borçlunun haczi mümkün malı olmadığı yada haczedilen malların satış bedeli,borcunu karşılamadı takdirde ,aciz hainde sayılır.Bu durumda yapılması gereken borçlunun borç ödemekten aciz olduğu nu bir belge ile tespit etmek gerekir

KAMU ALACAĞININ KORUNMASI
Amme alacakları kanununun 2. bölümünde kamu alacaklarını korumaya yönelik güvence önlemler,Temnat,Ihtıyatı Tahakkuk,Ihtıyacı Hacız,Yurt Dışına Çıkış Yasağı ve Diğer Koruma önlemleri
TEMINAT ISTENMESI
Teminat:Bir borcun ödenmesi konusunda verilen güvencedir.Vergi icra hukuku açısından teminat,kamu alacağının tahsilinin tehlikeye düştüğü kabul edilen sebeplere dayanarak kamu alacaklısının talebi üzerine,kamu borçlusunca borcuna karşılık olmak üzere,kanunda görulen değerleri güvence olarak göstermesi anlamına gelir.
Kendisinden teminat istenen kamu borçlusuna bu teminatı gösterebilmesi çn belli bir sure verilmesi gerekir.
Bu sürenin ne olacağı kanunda ifade edilmemiştir.Öyleyse sure daire tarafından belirlenecektir.Surelere ilişkin temel kural gereğince sürenin daire tarafından belirlenmesi gereken durumlarda belirlenecek sure 15 günden az olamaz
İhtiyatı hacız
Kamu borçlusunun menkul ve gayrimenkul
Bir mallarıyla alacak ve haklarına gelecekte yapılacak cebri icra ytakbnın borçlu tarafından engellenmöesını ya da büyük ölçüde zorlaştırmasını önlemek amacıyla düzenlenmiş bir kurumdur.
Bır tanım vermek gerekirse;ıhtıyatı hacız kamu alacağının ödenmesini yada tahsilini güvence altına almak için,kanunda öngörülen sebeplere dayanarak kamu borçlusunun bazı mal,alacak ve haklarına önceden darı bır kararla el konulmasıdır
• Teminat istenmesini gerektiren bir ikametgahı yoksa
• Borçlunun belli bir ikametgahı yoksa
• Borçlu kaçmışsa yada kaçması,mallarını kaçırması ve hileli yollara sapma ihtimali varsa
• Borçludan teminat göstermesi istendiği halde, belli surede teminat yada kefil göstermemiş yada şahsı kefalet yada gösterdiği kefil kabul edilmemiş ise
• Mal bildirimine çağrılan borçlu,belli bir süre içinde mal bildiriminde bulunmamış yada eksik bildirimde bulunmuşsa
• Hakkında hüküm verilmiş bulunsun bulunmasın, para cezasını gerektiren bir fiil dolayısıyla kamu davası açılmışsa
• Kamu borçlusunun iptal davasına konu olabilecek,hükümsüz tasarrufları varsa
• İhtiyatı tahakkuk nedenleri gerçekleşmişseI
IHTIYATI TAHAKKUK
Kamu alacağını korumak amacıyla,kanunda öngörülen sebeplere dayanarak olağan tahakkuk sürecinin tamamlanmasını beklenmeksizin idari bir kararla bir verginin önceden tahakkuk ettirilmesidir.
Vergi dairesi müdürünün yazı isteği üzerine defterdar mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerden Maliye bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir,
• Teminat istenmesini gerektiren durumların olması
• Borçlunun belli bir ikametgahı olması
• Borçlu kaçmış olması yada kaçması mallarını kaçması, mallarını kaçırması ihtimalinin bulunması
• Mal bildiriminde bulunmamış olması
• Vergi alacağının tahsiline engel olmaya yönelik fiiller nedeniyle ceza kovuşturması açılmış olması
• Teşebbüsün muvazaalı olması ve gerçekte başkasına aidiyeti hakkında deliller bulunması
YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI
Kamu alacaklarının yönelik bir başka güvence önlemi kamu borçlusunun yurt dışına çıkışının önlenmesidir.

ÜNİTE 13

I.İDARİ ÇÖZÜM YOLLARI

İdari çözüm:Bir vergi uyuşmazlığının yargı yoluna başvurmadan idari usullerle çözümlenmesine olanak sağlayan barışçıl yollardır.
İdari çözüm yollarına yer verilmesinin nedenleri şunlardır:
1.İdari yolarlın yargı yoluna kıyasla daha hızlı sonuçlanması
2.Az masraflı olması
3.Uyuşmazlıkların bir kısmının yargıya intikal etmesini önlemek suretiyle yargı organlarnının iş yükünü hafifletmesi
A-VERGİ HATALARININ DÜZELTİLMESİ YOLU
Vergi Hatası: Vergiye ilişkin hesaplarda yada vergilendirme yapılan saptanması ve düzeltilmesi nispeten kolay yanlışlılardır.
Kanuna göre vergi hatası, vergiye iliskin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.
2005 BÜT-2004 BÜT-Vergiye vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasına ne ad verilir?
a)Vergi terkini
b)Vergi cezası
c)Vergi hatası
d)Vergi usulsüzlüğü
e)Vergi uyuşmazlığı
Vergi hataları, mükellefler tarafından yapılabileceği gibi, vergi idaresi tarafından da yapılabilir.
1.VERGİ HATALARININ TÜRLERİ
a)Hesap hataları
• Matrah hataları:Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
• Vergi Miktarında Hata: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır.
• Verginin mükerrer olması:Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır.
b)Vergilendirme Hataları
• Mükellefin Şahsında Hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
• Mükellefiyette Hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden muaf olan esnaftan vergi istenmesi mükellefiyette hatadır.
2005 yılsonu-2006 yılsonu-Kamu yararına çalışan vergi den muafolan bir dernekten vergi istenmiş olması aşağıdaki vergi hatalarından hangisine örnek teşkil eder?
a)Verginin konusunda hata
b)Matrahta hata
c)Mükellefiyetin şahsında hata
d)Mükellefiyette hata
e)Verginin mükerrer olması
• Verginin konusunda Hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden istisna olan konut kira gelirlerinin vergilendirilmesi konuda hatadır.
• Vergilendirme veya Muafiyet Döneminde Hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.
2.Vergi hatalarının düzeltilmesinde izlenecek usul ve düzeltme
Zamanaşımı:
Vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi sürecinde idare veya mükellefler hatalar yapabilmektedir. Bu hataların yapılması durumunda, hata fark edildiğinde idare kendiliğinden hatayı düzeltebileceği gibi, mükellefin başvurusu üzerine de düzeltebilir.
3.Şikayet Yoluyla Başvuru: Mükellef vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme siteminde bulunur,fakat düzeltme istemi reddolunursa şikayet yoluyla Maliye bakanlığına başvurabilir.Şikayet başvurusunun İl özel idaresi bakımından Valiliğe,belediye vergileri bakımından Belediye başkanlığına yapılması gerekir.
B-UZLAŞMA
Genel olarak belli miktarda vergi tarhiyatı üzerinde vergi yönetimi ile yükümlünün bir müzakere sürecinden geçtikten sonra anlaşmaya varmaları olarak tanımlanabilir.
Uzlaşma; Tarhiyat öncesi uzlaşma ve tarhiyat sonrası uzlaşma şeklinde ikiye ayrılır
1.Tarhiyat öncesi uzlaşma : Vergi tarh edilmeden önce yapılan uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşma; vergi incelemesi sonuçlandıktan sonra henüz vergi dairesince vergi tarh edilmeden önce yapılmaktadır.
2.Tarhiyat sonrası uzlaşma:İkmalen resen ya da idarece tarhiyat yapıldıktan sonra söz konusu uzlaşma türüdür.
Uzlaşma başvurusunun vergi ya da ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.30 günlük süre hak düşürücü bir süredir.
2006 büt-2008 büt-2008 yılsonu–Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren kaç gün içinde yapılmalıdır?
a)15 b)20 c)30 d)45 e)60
Uzlaşma başvurusunun süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığında mükellefe uzlaşma görüşmesinin yapılacağı tarih, yer ve saat yazıyla ve en az 15 gün önceden bildirilir.
Uzlaşmanın gerçekleşmeme Sebepleri
a) Mükellef,uzlaşma görüşmesine katıldığı halde,ödenecek vergi ve ceza miktarı üzerinde taraflar arasında bir anlaşmaya varamayabilir.Buna Uzlaşmanın vaki olmaması denir. Bu durumda, dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.
b)Mükellef yada vekilin uzlaşma toplantısına katılmaması, toplantıya katıldığı halde uzlaşma tutanağını imzalamaması ya da tutanağı, bir çekince kaydı ileri sürerek imzalamak istememesinden kaynaklanır. Buna uzlaşmanın temin edilememesi denir.
II. VERGİ YARGISI
Vergi yargısı, tarihsel olarak,idari yargı içinde yer almıştır.Vergi yargısının en önemli işlevi vergi anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmaktadır.Vergi gelirlerini maksimize etmek,vergi yönetiminin temel hedefidir.
Vergi yargısının dört temel işlevi şunlardır:
1.Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
2.Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
3.Vergi yönetimini denetlemek
4.İçtihat yaratmak
2007 büt-Aşağıdakilerden hangisi Vergi yargısının işlevlerinden biri değildir?
a)Vergi gelirlerini artırmak
b) Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
c) Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
d) Vergi yönetimini denetlemek
e) İçtihat yaratmak
A-VERGİ YARGILAMA HUKUKUNUN POZİTİF KAYNAKLARI
Türk hukukunda vergi yargılama usullüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak,İdari Yargılama Usulü Kanunudur.
2007 büt-Türk hukukunda, vergi yargılama usulüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi usul kanunu
b)İdari Yargılama Usulü Kanunu
c)Hukuk usulü Muhakemeleri kanunu
d)Amme alacakları Tahsil usulü Hakkında
e)Gelir vergisi kanunu
B-VERGİ YARGILAMA HUKUKU ALANINDA GÖREV YAPAN MAHKEMELER
1.DANIŞTAY: Bazı vergi davalarına ilke derece mahkemesi olarak bakan fakat esas olarak vergi mahkemelerince verilmiş olan karaları temyiz yoluyla inceleyen bir yüksek mahkemedir.
2008 büt-Danıştay temyiz incelemesi sonunda aşağıdakilerden hangisi sebebiyle alt mahkeme karaını bozmaz?
2.BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ: Yargı çevrelerine dahil illerdeki İdare ve Vergi mahkemelerinin bazı kararlarını itiraz yoluyla inceleyen mahkemelerdir.
Bölge idare mahkemelerinin görevleri
1.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemelerinde tek hakim tarafından verilen karaları,itiraz üzerine incelemek ve kesin olarak hükme bağlamak
2.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemeleri arasında çıkan göreve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak
3.Diğer kanunlarda verilen görevleri yerine getirmek.
2008 yılsonu-İdare ve vergi mahkemelerinin tek hakimle verdikleri kararlara yapılan itirazları inceleyen merci aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi dairesi başkanlığı
b)Danıştay 7.Dairesi
c)Bölge idare mahkemesi
d)Danıştay 1.Dairesi
e)Uzlaşma Komisyonu
3.VERGİ MAHKEMELERİ
Vergi davalarına ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakan mahkemelerdir.
Vergi mahkemelerin görevleri şunlardır:
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümlemek
b) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları çözümler.
C-VERGİ DAVASINA KONU OLABİLECEKİDARİ İŞLEMLER
İcrai işlem:Yöneldiği kişilerin hukuki durumunu etkileyen ve uygulanabilme yeteneğine sahip işlemdir.İcrai işlem,idarenin tek yanlı iradesiyle gerçekleşen kesin ve zora uygulanabilme yeteneğine sahip işlemlerine verilen isimdir.
 Vergi inceleme raporlarına karşı dava açılması mümkün değildir.
2008 ara-Aşağıdakilerden hangisine karşı vergi mahkemesinde dava açmak mümkün değildir?
a)Ödeme emri b)Vergi cezaları c)Resen tarh işlemleri d)Vergi inceleme raporu e)Haciz
D-VERGİ YARGILAMASI USULÜ
Bir vergi davasının açılmasıyla başlayıp anlaşmazlığın kesin hüküm niteliğindeki bir yargı kararıyla ortadan kaldırmasına kadar geçen süreç boyunca uygulanan usul kurallarıdır.
Medeni yargılama Hukuku alanında davaya büyük ölçüde davacı ve davalı tarafın hakim olmasına karşılık, Ceza yargılama hukukunda olduğu gibi, vergi yargılama hukukunda davaya taraflar değil mahkeme hakimdir. Bunun temelinde resen araştırma ilkesi yatmaktadırlar.
2008 büt-Vergi yargılama hukukunda davaya tarafların değil, mahkemenin hakim olmasının temelinde yatan ilke aşağıdakilerden hangisidir?
a)Mülkilik ilkesi b)Kanunilik ilkesi c)Resen araştırma ilkesi d)Yazılı usul ilkesi
e)Kişisellik ilkesi
E-VERGİ DAVASININ AÇILMASI
Vergi mahkemesine dava açabilmek için,hukuki işlem ehliyetine tam olarak sahip olmak gerekir.Küçükler ya da kısıtlılar adına onların kanuni yetkisine sahipnorganları vasıtasıyla dava açabilirler.
1.Dava açma süresi: Genel olarak Vergi mahkemelerinde dava açma süresi 30,Danıştayda 60 gündür. Dava açma süresi,hukuki niteliği bakımından hak düşürücü süredir.Bu nedenle süresi içinde dava açılmazsa dava hakkı düşer.
2.Dilekçe üzerinde İlk inceleme
a)Görev ve yetki
b)İdari merci ve tecavüzü
c)Ehliyet
d)İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı
e)Süre aşımı
f)Husumet
g)Dilekçelerde yer alması gereken hususlar ve aynı dilekçeye dava açılabilecek hallere ilişkin kuralara uygun olup olmadığı
Bu inceleme sonunda saptanan hukuki ayrılılıklar mahkemeyle bir raporla bildirilir.
2008 yılsonu-Aşağıdakilerden hangisi vergi mahkemesinde dava dilekçesinin ilk incelemesinde bakılan dava konulardan biri değildir?
a)Temsil b)Husumet c)Süre aşımı d)Ehliyet e)Görev ve yetki
3.Tebligat ve cevap verme: Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya tebliğ edilir. Davalının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde davacıya cevap verme hakkı vardır. Davalının cevabına karşı da davacı yine 30 gün içinde cevap verebilir.
4.Davanın Karara Bağlanması: Vergi mahkemesi dava dosyası olgunlaştığında ve konular aydınlandığında uyuşmazlık konusu meseleleri sırasıyla oylamaya sunar ve kara bağlarlar. Karar için oy çokluğu yeterlidir.
5.Kanun yolları: İlk derece mahkemesinin dava sonunda verdiği karar, tarafları tatmin etmeyebilir.ilk derece yargılaması sonunda mahkemelerce verilen nihai kararlarsın tekrar incelenmesini sağlayan yola kanun yolu denir.
a)Olağan kanun yolları: Mahkemelerin verdiği nihai karaların kesinleşmesine engel olan kanun yollarıdır. İtiraz ve temyiz olağan kanun yollarıdır.
• İtiraz: İdare ve vergi mahkemelerinin belli kararlarına karşı Bölge idare mahkemelerine yapılan bir kanun yolu başvurusudur. İtiraz merci,karar veren mahkemenin bağlı bulunduğu Bölge idare Mahkemesidir.İtiraz süresiyle kararın tebliği izleyen günden itibaren 30 gündür.
• Temyiz:İdari ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu kapalı olan karalarına karşı Danıştaya yapılan bir kanun yolu başvurusudur.Temyiz mercii,kararı veren dava dilekçesinin durumuna göre Danıştay İdariDava Daireleri Genel Kurulu yada Danıştay Vergi Dava Daireleri genel kuruludur.
Temyiz süresi,temyiz edilecek mahkeme kararının tebliğini izleyen günden itibaren 30 gündür.Temyiz dilekçeleri karşı tarafa tebliğ edilir.
Temyiz incelemesi sonunda,Danıştayın karaı bozma sebepleri şunlardır:
• Görev ve yetki dışında bir işe bırakılmış olması
• Hukuka aykırı kara verilmesi
• Usul hükümlerine uyulmamış olması
Alt mahkeme bozmayarak eski kararında ısrar edebilir.Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde,dava konusuna göre Danıştay İdari ya da Vergi Dava daireleri Genel kurunca incelenir.Danıştay’ın ilgili dava dairesi karaları uygun görülürse mahkemenin kararın bozulur;aksi takdirde onanır.
b)Olağanüstü Kanun Yolları:Kesinleşmiş hükümlere karşı tanınmış olan kanun yoludur.
İlke olarak yalnızca nihai kararlara karşı itiraz ya da temyiz yoluna başvurabilir.Nihai karar;mahkemenin bakmakta olduğu davayı şu yada bu şekilde sona erdiren bu yüzden davadan el çekmesine neden olan kararlardır.Ara karalar,davanın ilerlemesişni sağlayan kararlardır.Örneğin,bilir kişi incelemesine ya da keşif yapılmasına karar verilmesi gibi,ara kararlarına karşı nihai karalardan bağımsız olarak itiraz y
ÜNİTE 13

I.İDARİ ÇÖZÜM YOLLARI

İdari çözüm:Bir vergi uyuşmazlığının yargı yoluna başvurmadan idari usullerle çözümlenmesine olanak sağlayan barışçıl yollardır.
İdari çözüm yollarına yer verilmesinin nedenleri şunlardır:
1.İdari yolarlın yargı yoluna kıyasla daha hızlı sonuçlanması
2.Az masraflı olması
3.Uyuşmazlıkların bir kısmının yargıya intikal etmesini önlemek suretiyle yargı organlarnının iş yükünü hafifletmesi
A-VERGİ HATALARININ DÜZELTİLMESİ YOLU
Vergi Hatası: Vergiye ilişkin hesaplarda yada vergilendirme yapılan saptanması ve düzeltilmesi nispeten kolay yanlışlılardır.
Kanuna göre vergi hatası, vergiye iliskin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.
2005 BÜT-2004 BÜT-Vergiye vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasına ne ad verilir?
a)Vergi terkini
b)Vergi cezası
c)Vergi hatası
d)Vergi usulsüzlüğü
e)Vergi uyuşmazlığı
Vergi hataları, mükellefler tarafından yapılabileceği gibi, vergi idaresi tarafından da yapılabilir.
1.VERGİ HATALARININ TÜRLERİ
a)Hesap hataları
• Matrah hataları:Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
• Vergi Miktarında Hata: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır.
• Verginin mükerrer olması:Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır.
b)Vergilendirme Hataları
• Mükellefin Şahsında Hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
• Mükellefiyette Hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden muaf olan esnaftan vergi istenmesi mükellefiyette hatadır.
2005 yılsonu-2006 yılsonu-Kamu yararına çalışan vergi den muafolan bir dernekten vergi istenmiş olması aşağıdaki vergi hatalarından hangisine örnek teşkil eder?
a)Verginin konusunda hata
b)Matrahta hata
c)Mükellefiyetin şahsında hata
d)Mükellefiyette hata
e)Verginin mükerrer olması
• Verginin konusunda Hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden istisna olan konut kira gelirlerinin vergilendirilmesi konuda hatadır.
• Vergilendirme veya Muafiyet Döneminde Hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.
2.Vergi hatalarının düzeltilmesinde izlenecek usul ve düzeltme
Zamanaşımı:
Vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi sürecinde idare veya mükellefler hatalar yapabilmektedir. Bu hataların yapılması durumunda, hata fark edildiğinde idare kendiliğinden hatayı düzeltebileceği gibi, mükellefin başvurusu üzerine de düzeltebilir.
3.Şikayet Yoluyla Başvuru: Mükellef vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme siteminde bulunur,fakat düzeltme istemi reddolunursa şikayet yoluyla Maliye bakanlığına başvurabilir.Şikayet başvurusunun İl özel idaresi bakımından Valiliğe,belediye vergileri bakımından Belediye başkanlığına yapılması gerekir.
B-UZLAŞMA
Genel olarak belli miktarda vergi tarhiyatı üzerinde vergi yönetimi ile yükümlünün bir müzakere sürecinden geçtikten sonra anlaşmaya varmaları olarak tanımlanabilir.
Uzlaşma; Tarhiyat öncesi uzlaşma ve tarhiyat sonrası uzlaşma şeklinde ikiye ayrılır
1.Tarhiyat öncesi uzlaşma : Vergi tarh edilmeden önce yapılan uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşma; vergi incelemesi sonuçlandıktan sonra henüz vergi dairesince vergi tarh edilmeden önce yapılmaktadır.
2.Tarhiyat sonrası uzlaşma:İkmalen resen ya da idarece tarhiyat yapıldıktan sonra söz konusu uzlaşma türüdür.
Uzlaşma başvurusunun vergi ya da ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.30 günlük süre hak düşürücü bir süredir.
2006 büt-2008 büt-2008 yılsonu–Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren kaç gün içinde yapılmalıdır?
a)15 b)20 c)30 d)45 e)60
Uzlaşma başvurusunun süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığında mükellefe uzlaşma görüşmesinin yapılacağı tarih, yer ve saat yazıyla ve en az 15 gün önceden bildirilir.
Uzlaşmanın gerçekleşmeme Sebepleri
a) Mükellef,uzlaşma görüşmesine katıldığı halde,ödenecek vergi ve ceza miktarı üzerinde taraflar arasında bir anlaşmaya varamayabilir.Buna Uzlaşmanın vaki olmaması denir. Bu durumda, dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.
b)Mükellef yada vekilin uzlaşma toplantısına katılmaması, toplantıya katıldığı halde uzlaşma tutanağını imzalamaması ya da tutanağı, bir çekince kaydı ileri sürerek imzalamak istememesinden kaynaklanır. Buna uzlaşmanın temin edilememesi denir.
II. VERGİ YARGISI
Vergi yargısı, tarihsel olarak,idari yargı içinde yer almıştır.Vergi yargısının en önemli işlevi vergi anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmaktadır.Vergi gelirlerini maksimize etmek,vergi yönetiminin temel hedefidir.
Vergi yargısının dört temel işlevi şunlardır:
1.Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
2.Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
3.Vergi yönetimini denetlemek
4.İçtihat yaratmak
2007 büt-Aşağıdakilerden hangisi Vergi yargısının işlevlerinden biri değildir?
a)Vergi gelirlerini artırmak
b) Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
c) Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
d) Vergi yönetimini denetlemek
e) İçtihat yaratmak
A-VERGİ YARGILAMA HUKUKUNUN POZİTİF KAYNAKLARI
Türk hukukunda vergi yargılama usullüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak,İdari Yargılama Usulü Kanunudur.
2007 büt-Türk hukukunda, vergi yargılama usulüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi usul kanunu
b)İdari Yargılama Usulü Kanunu
c)Hukuk usulü Muhakemeleri kanunu
d)Amme alacakları Tahsil usulü Hakkında
e)Gelir vergisi kanunu
B-VERGİ YARGILAMA HUKUKU ALANINDA GÖREV YAPAN MAHKEMELER
1.DANIŞTAY: Bazı vergi davalarına ilke derece mahkemesi olarak bakan fakat esas olarak vergi mahkemelerince verilmiş olan karaları temyiz yoluyla inceleyen bir yüksek mahkemedir.
2008 büt-Danıştay temyiz incelemesi sonunda aşağıdakilerden hangisi sebebiyle alt mahkeme karaını bozmaz?
2.BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ: Yargı çevrelerine dahil illerdeki İdare ve Vergi mahkemelerinin bazı kararlarını itiraz yoluyla inceleyen mahkemelerdir.
Bölge idare mahkemelerinin görevleri
1.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemelerinde tek hakim tarafından verilen karaları,itiraz üzerine incelemek ve kesin olarak hükme bağlamak
2.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemeleri arasında çıkan göreve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak
3.Diğer kanunlarda verilen görevleri yerine getirmek.
2008 yılsonu-İdare ve vergi mahkemelerinin tek hakimle verdikleri kararlara yapılan itirazları inceleyen merci aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi dairesi başkanlığı
b)Danıştay 7.Dairesi
c)Bölge idare mahkemesi
d)Danıştay 1.Dairesi
e)Uzlaşma Komisyonu
3.VERGİ MAHKEMELERİ
Vergi davalarına ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakan mahkemelerdir.
Vergi mahkemelerin görevleri şunlardır:
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümlemek
b) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları çözümler.
C-VERGİ DAVASINA KONU OLABİLECEKİDARİ İŞLEMLER
İcrai işlem:Yöneldiği kişilerin hukuki durumunu etkileyen ve uygulanabilme yeteneğine sahip işlemdir.İcrai işlem,idarenin tek yanlı iradesiyle gerçekleşen kesin ve zora uygulanabilme yeteneğine sahip işlemlerine verilen isimdir.
 Vergi inceleme raporlarına karşı dava açılması mümkün değildir.
2008 ara-Aşağıdakilerden hangisine karşı vergi mahkemesinde dava açmak mümkün değildir?
a)Ödeme emri b)Vergi cezaları c)Resen tarh işlemleri d)Vergi inceleme raporu e)Haciz
D-VERGİ YARGILAMASI USULÜ
Bir vergi davasının açılmasıyla başlayıp anlaşmazlığın kesin hüküm niteliğindeki bir yargı kararıyla ortadan kaldırmasına kadar geçen süreç boyunca uygulanan usul kurallarıdır.
Medeni yargılama Hukuku alanında davaya büyük ölçüde davacı ve davalı tarafın hakim olmasına karşılık, Ceza yargılama hukukunda olduğu gibi, vergi yargılama hukukunda davaya taraflar değil mahkeme hakimdir. Bunun temelinde resen araştırma ilkesi yatmaktadırlar.
2008 büt-Vergi yargılama hukukunda davaya tarafların değil, mahkemenin hakim olmasının temelinde yatan ilke aşağıdakilerden hangisidir?
a)Mülkilik ilkesi b)Kanunilik ilkesi c)Resen araştırma ilkesi d)Yazılı usul ilkesi
e)Kişisellik ilkesi
E-VERGİ DAVASININ AÇILMASI
Vergi mahkemesine dava açabilmek için,hukuki işlem ehliyetine tam olarak sahip olmak gerekir.Küçükler ya da kısıtlılar adına onların kanuni yetkisine sahipnorganları vasıtasıyla dava açabilirler.
1.Dava açma süresi: Genel olarak Vergi mahkemelerinde dava açma süresi 30,Danıştayda 60 gündür. Dava açma süresi,hukuki niteliği bakımından hak düşürücü süredir.Bu nedenle süresi içinde dava açılmazsa dava hakkı düşer.
2.Dilekçe üzerinde İlk inceleme
a)Görev ve yetki
b)İdari merci ve tecavüzü
c)Ehliyet
d)İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı
e)Süre aşımı
f)Husumet
g)Dilekçelerde yer alması gereken hususlar ve aynı dilekçeye dava açılabilecek hallere ilişkin kuralara uygun olup olmadığı
Bu inceleme sonunda saptanan hukuki ayrılılıklar mahkemeyle bir raporla bildirilir.
2008 yılsonu-Aşağıdakilerden hangisi vergi mahkemesinde dava dilekçesinin ilk incelemesinde bakılan dava konulardan biri değildir?
a)Temsil b)Husumet c)Süre aşımı d)Ehliyet e)Görev ve yetki
3.Tebligat ve cevap verme: Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya tebliğ edilir. Davalının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde davacıya cevap verme hakkı vardır. Davalının cevabına karşı da davacı yine 30 gün içinde cevap verebilir.
4.Davanın Karara Bağlanması: Vergi mahkemesi dava dosyası olgunlaştığında ve konular aydınlandığında uyuşmazlık konusu meseleleri sırasıyla oylamaya sunar ve kara bağlarlar. Karar için oy çokluğu yeterlidir.
5.Kanun yolları: İlk derece mahkemesinin dava sonunda verdiği karar, tarafları tatmin etmeyebilir.ilk derece yargılaması sonunda mahkemelerce verilen nihai kararlarsın tekrar incelenmesini sağlayan yola kanun yolu denir.
a)Olağan kanun yolları: Mahkemelerin verdiği nihai karaların kesinleşmesine engel olan kanun yollarıdır. İtiraz ve temyiz olağan kanun yollarıdır.
• İtiraz: İdare ve vergi mahkemelerinin belli kararlarına karşı Bölge idare mahkemelerine yapılan bir kanun yolu başvurusudur. İtiraz merci,karar veren mahkemenin bağlı bulunduğu Bölge idare Mahkemesidir.İtiraz süresiyle kararın tebliği izleyen günden itibaren 30 gündür.
• Temyiz:İdari ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu kapalı olan karalarına karşı Danıştaya yapılan bir kanun yolu başvurusudur.Temyiz mercii,kararı veren dava dilekçesinin durumuna göre Danıştay İdariDava Daireleri Genel Kurulu yada Danıştay Vergi Dava Daireleri genel kuruludur.
Temyiz süresi,temyiz edilecek mahkeme kararının tebliğini izleyen günden itibaren 30 gündür.Temyiz dilekçeleri karşı tarafa tebliğ edilir.
Temyiz incelemesi sonunda,Danıştayın karaı bozma sebepleri şunlardır:
• Görev ve yetki dışında bir işe bırakılmış olması
• Hukuka aykırı kara verilmesi
• Usul hükümlerine uyulmamış olması
Alt mahkeme bozmayarak eski kararında ısrar edebilir.Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde,dava konusuna göre Danıştay İdari ya da Vergi Dava daireleri Genel kurunca incelenir.Danıştay’ın ilgili dava dairesi karaları uygun görülürse mahkemenin kararın bozulur;aksi takdirde onanır.
b)Olağanüstü Kanun Yolları:Kesinleşmiş hükümlere karşı tanınmış olan kanun yoludur.
İlke olarak yalnızca nihai kararlara karşı itiraz ya da temyiz yoluna başvurabilir.Nihai karar;mahkemenin bakmakta olduğu davayı şu yada bu şekilde sona erdiren bu yüzden davadan el çekmesine neden olan kararlardır.Ara karalar,davanın ilerlemesişni sağlayan kararlardır.Örneğin,bilir kişi incelemesine ya da keşif yapılmasına karar verilmesi gibi,ara kararlarına karşı nihai karalardan bağımsız olarak itiraz y

ÜNİTE 13

I.İDARİ ÇÖZÜM YOLLARI

İdari çözüm:Bir vergi uyuşmazlığının yargı yoluna başvurmadan idari usullerle çözümlenmesine olanak sağlayan barışçıl yollardır.
İdari çözüm yollarına yer verilmesinin nedenleri şunlardır:
1.İdari yolarlın yargı yoluna kıyasla daha hızlı sonuçlanması
2.Az masraflı olması
3.Uyuşmazlıkların bir kısmının yargıya intikal etmesini önlemek suretiyle yargı organlarnının iş yükünü hafifletmesi
A-VERGİ HATALARININ DÜZELTİLMESİ YOLU
Vergi Hatası: Vergiye ilişkin hesaplarda yada vergilendirme yapılan saptanması ve düzeltilmesi nispeten kolay yanlışlılardır.
Kanuna göre vergi hatası, vergiye iliskin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır.
2005 BÜT-2004 BÜT-Vergiye vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasına ne ad verilir?
a)Vergi terkini
b)Vergi cezası
c)Vergi hatası
d)Vergi usulsüzlüğü
e)Vergi uyuşmazlığı
Vergi hataları, mükellefler tarafından yapılabileceği gibi, vergi idaresi tarafından da yapılabilir.
1.VERGİ HATALARININ TÜRLERİ
a)Hesap hataları
• Matrah hataları:Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
• Vergi Miktarında Hata: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır.
• Verginin mükerrer olması:Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır.
b)Vergilendirme Hataları
• Mükellefin Şahsında Hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
• Mükellefiyette Hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden muaf olan esnaftan vergi istenmesi mükellefiyette hatadır.
2005 yılsonu-2006 yılsonu-Kamu yararına çalışan vergi den muafolan bir dernekten vergi istenmiş olması aşağıdaki vergi hatalarından hangisine örnek teşkil eder?
a)Verginin konusunda hata
b)Matrahta hata
c)Mükellefiyetin şahsında hata
d)Mükellefiyette hata
e)Verginin mükerrer olması
• Verginin konusunda Hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır. Örneğin vergiden istisna olan konut kira gelirlerinin vergilendirilmesi konuda hatadır.
• Vergilendirme veya Muafiyet Döneminde Hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.
2.Vergi hatalarının düzeltilmesinde izlenecek usul ve düzeltme
Zamanaşımı:
Vergilendirme işleminin gerçekleştirilmesi sürecinde idare veya mükellefler hatalar yapabilmektedir. Bu hataların yapılması durumunda, hata fark edildiğinde idare kendiliğinden hatayı düzeltebileceği gibi, mükellefin başvurusu üzerine de düzeltebilir.
3.Şikayet Yoluyla Başvuru: Mükellef vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme siteminde bulunur,fakat düzeltme istemi reddolunursa şikayet yoluyla Maliye bakanlığına başvurabilir.Şikayet başvurusunun İl özel idaresi bakımından Valiliğe,belediye vergileri bakımından Belediye başkanlığına yapılması gerekir.
B-UZLAŞMA
Genel olarak belli miktarda vergi tarhiyatı üzerinde vergi yönetimi ile yükümlünün bir müzakere sürecinden geçtikten sonra anlaşmaya varmaları olarak tanımlanabilir.
Uzlaşma; Tarhiyat öncesi uzlaşma ve tarhiyat sonrası uzlaşma şeklinde ikiye ayrılır
1.Tarhiyat öncesi uzlaşma : Vergi tarh edilmeden önce yapılan uzlaşmadır. Tarhiyat öncesi uzlaşma; vergi incelemesi sonuçlandıktan sonra henüz vergi dairesince vergi tarh edilmeden önce yapılmaktadır.
2.Tarhiyat sonrası uzlaşma:İkmalen resen ya da idarece tarhiyat yapıldıktan sonra söz konusu uzlaşma türüdür.
Uzlaşma başvurusunun vergi ya da ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir.30 günlük süre hak düşürücü bir süredir.
2006 büt-2008 büt-2008 yılsonu–Uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren kaç gün içinde yapılmalıdır?
a)15 b)20 c)30 d)45 e)60
Uzlaşma başvurusunun süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığında mükellefe uzlaşma görüşmesinin yapılacağı tarih, yer ve saat yazıyla ve en az 15 gün önceden bildirilir.
Uzlaşmanın gerçekleşmeme Sebepleri
a) Mükellef,uzlaşma görüşmesine katıldığı halde,ödenecek vergi ve ceza miktarı üzerinde taraflar arasında bir anlaşmaya varamayabilir.Buna Uzlaşmanın vaki olmaması denir. Bu durumda, dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddet tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün olarak uzar.
b)Mükellef yada vekilin uzlaşma toplantısına katılmaması, toplantıya katıldığı halde uzlaşma tutanağını imzalamaması ya da tutanağı, bir çekince kaydı ileri sürerek imzalamak istememesinden kaynaklanır. Buna uzlaşmanın temin edilememesi denir.
II. VERGİ YARGISI
Vergi yargısı, tarihsel olarak,idari yargı içinde yer almıştır.Vergi yargısının en önemli işlevi vergi anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmaktadır.Vergi gelirlerini maksimize etmek,vergi yönetiminin temel hedefidir.
Vergi yargısının dört temel işlevi şunlardır:
1.Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
2.Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
3.Vergi yönetimini denetlemek
4.İçtihat yaratmak
2007 büt-Aşağıdakilerden hangisi Vergi yargısının işlevlerinden biri değildir?
a)Vergi gelirlerini artırmak
b) Vergi uyuşmazlıklarını çözmek
c) Mükellef ile devlet arasındaki çıkar dengesini çözmek
d) Vergi yönetimini denetlemek
e) İçtihat yaratmak
A-VERGİ YARGILAMA HUKUKUNUN POZİTİF KAYNAKLARI
Türk hukukunda vergi yargılama usullüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak,İdari Yargılama Usulü Kanunudur.
2007 büt-Türk hukukunda, vergi yargılama usulüne ilişkin kuralların yer aldığı temel kaynak aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi usul kanunu
b)İdari Yargılama Usulü Kanunu
c)Hukuk usulü Muhakemeleri kanunu
d)Amme alacakları Tahsil usulü Hakkında
e)Gelir vergisi kanunu
B-VERGİ YARGILAMA HUKUKU ALANINDA GÖREV YAPAN MAHKEMELER
1.DANIŞTAY: Bazı vergi davalarına ilke derece mahkemesi olarak bakan fakat esas olarak vergi mahkemelerince verilmiş olan karaları temyiz yoluyla inceleyen bir yüksek mahkemedir.
2008 büt-Danıştay temyiz incelemesi sonunda aşağıdakilerden hangisi sebebiyle alt mahkeme karaını bozmaz?
2.BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ: Yargı çevrelerine dahil illerdeki İdare ve Vergi mahkemelerinin bazı kararlarını itiraz yoluyla inceleyen mahkemelerdir.
Bölge idare mahkemelerinin görevleri
1.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemelerinde tek hakim tarafından verilen karaları,itiraz üzerine incelemek ve kesin olarak hükme bağlamak
2.Yargı çevresindeki İdari ve Vergi mahkemeleri arasında çıkan göreve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak
3.Diğer kanunlarda verilen görevleri yerine getirmek.
2008 yılsonu-İdare ve vergi mahkemelerinin tek hakimle verdikleri kararlara yapılan itirazları inceleyen merci aşağıdakilerden hangisidir?
a)Vergi dairesi başkanlığı
b)Danıştay 7.Dairesi
c)Bölge idare mahkemesi
d)Danıştay 1.Dairesi
e)Uzlaşma Komisyonu
3.VERGİ MAHKEMELERİ
Vergi davalarına ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakan mahkemelerdir.
Vergi mahkemelerin görevleri şunlardır:
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümlemek
b) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları çözümler.
C-VERGİ DAVASINA KONU OLABİLECEKİDARİ İŞLEMLER
İcrai işlem:Yöneldiği kişilerin hukuki durumunu etkileyen ve uygulanabilme yeteneğine sahip işlemdir.İcrai işlem,idarenin tek yanlı iradesiyle gerçekleşen kesin ve zora uygulanabilme yeteneğine sahip işlemlerine verilen isimdir.
 Vergi inceleme raporlarına karşı dava açılması mümkün değildir.
2008 ara-Aşağıdakilerden hangisine karşı vergi mahkemesinde dava açmak mümkün değildir?
a)Ödeme emri b)Vergi cezaları c)Resen tarh işlemleri d)Vergi inceleme raporu e)Haciz
D-VERGİ YARGILAMASI USULÜ
Bir vergi davasının açılmasıyla başlayıp anlaşmazlığın kesin hüküm niteliğindeki bir yargı kararıyla ortadan kaldırmasına kadar geçen süreç boyunca uygulanan usul kurallarıdır.
Medeni yargılama Hukuku alanında davaya büyük ölçüde davacı ve davalı tarafın hakim olmasına karşılık, Ceza yargılama hukukunda olduğu gibi, vergi yargılama hukukunda davaya taraflar değil mahkeme hakimdir. Bunun temelinde resen araştırma ilkesi yatmaktadırlar.
2008 büt-Vergi yargılama hukukunda davaya tarafların değil, mahkemenin hakim olmasının temelinde yatan ilke aşağıdakilerden hangisidir?
a)Mülkilik ilkesi b)Kanunilik ilkesi c)Resen araştırma ilkesi d)Yazılı usul ilkesi
e)Kişisellik ilkesi
E-VERGİ DAVASININ AÇILMASI
Vergi mahkemesine dava açabilmek için,hukuki işlem ehliyetine tam olarak sahip olmak gerekir.Küçükler ya da kısıtlılar adına onların kanuni yetkisine sahipnorganları vasıtasıyla dava açabilirler.
1.Dava açma süresi: Genel olarak Vergi mahkemelerinde dava açma süresi 30,Danıştayda 60 gündür. Dava açma süresi,hukuki niteliği bakımından hak düşürücü süredir.Bu nedenle süresi içinde dava açılmazsa dava hakkı düşer.
2.Dilekçe üzerinde İlk inceleme
a)Görev ve yetki
b)İdari merci ve tecavüzü
c)Ehliyet
d)İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı
e)Süre aşımı
f)Husumet
g)Dilekçelerde yer alması gereken hususlar ve aynı dilekçeye dava açılabilecek hallere ilişkin kuralara uygun olup olmadığı
Bu inceleme sonunda saptanan hukuki ayrılılıklar mahkemeyle bir raporla bildirilir.
2008 yılsonu-Aşağıdakilerden hangisi vergi mahkemesinde dava dilekçesinin ilk incelemesinde bakılan dava konulardan biri değildir?
a)Temsil b)Husumet c)Süre aşımı d)Ehliyet e)Görev ve yetki
3.Tebligat ve cevap verme: Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya tebliğ edilir. Davalının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde davacıya cevap verme hakkı vardır. Davalının cevabına karşı da davacı yine 30 gün içinde cevap verebilir.
4.Davanın Karara Bağlanması: Vergi mahkemesi dava dosyası olgunlaştığında ve konular aydınlandığında uyuşmazlık konusu meseleleri sırasıyla oylamaya sunar ve kara bağlarlar. Karar için oy çokluğu yeterlidir.
5.Kanun yolları: İlk derece mahkemesinin dava sonunda verdiği karar, tarafları tatmin etmeyebilir.ilk derece yargılaması sonunda mahkemelerce verilen nihai kararlarsın tekrar incelenmesini sağlayan yola kanun yolu denir.
a)Olağan kanun yolları: Mahkemelerin verdiği nihai karaların kesinleşmesine engel olan kanun yollarıdır. İtiraz ve temyiz olağan kanun yollarıdır.
• İtiraz: İdare ve vergi mahkemelerinin belli kararlarına karşı Bölge idare mahkemelerine yapılan bir kanun yolu başvurusudur. İtiraz merci,karar veren mahkemenin bağlı bulunduğu Bölge idare Mahkemesidir.İtiraz süresiyle kararın tebliği izleyen günden itibaren 30 gündür.
• Temyiz:İdari ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu kapalı olan karalarına karşı Danıştaya yapılan bir kanun yolu başvurusudur.Temyiz mercii,kararı veren dava dilekçesinin durumuna göre Danıştay İdariDava Daireleri Genel Kurulu yada Danıştay Vergi Dava Daireleri genel kuruludur.
Temyiz süresi,temyiz edilecek mahkeme kararının tebliğini izleyen günden itibaren 30 gündür.Temyiz dilekçeleri karşı tarafa tebliğ edilir.
Temyiz incelemesi sonunda,Danıştayın karaı bozma sebepleri şunlardır:
• Görev ve yetki dışında bir işe bırakılmış olması
• Hukuka aykırı kara verilmesi
• Usul hükümlerine uyulmamış olması
Alt mahkeme bozmayarak eski kararında ısrar edebilir.Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde,dava konusuna göre Danıştay İdari ya da Vergi Dava daireleri Genel kurunca incelenir.Danıştay’ın ilgili dava dairesi karaları uygun görülürse mahkemenin kararın bozulur;aksi takdirde onanır.
b)Olağanüstü Kanun Yolları:Kesinleşmiş hükümlere karşı tanınmış olan kanun yoludur.
İlke olarak yalnızca nihai kararlara karşı itiraz ya da temyiz yoluna başvurabilir.Nihai karar;mahkemenin bakmakta olduğu davayı şu yada bu şekilde sona erdiren bu yüzden davadan el çekmesine neden olan kararlardır.Ara karalar,davanın ilerlemesişni sağlayan kararlardır.Örneğin,bilir kişi incelemesine ya da keşif yapılmasına karar verilmesi gibi,ara kararlarına karşı nihai karalardan bağımsız olarak itiraz yada temtiz yoluna gidilmez

 
 
  Bugün 19 ziyaretçi (69 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol